Bdp'den Alternatif Çözüm Komisyonu Raporu

Bdp'den Alternatif Çözüm Komisyonu Raporu

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkanvekili İdris Baluken ve Çözüm Komisyonu Üyesi Hüsamettin Zenderlioğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e, alternatif Çözüm Komisyonu Raporu sundu.

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkanvekili İdris Baluken ve Çözüm Komisyonu Üyesi Hüsamettin Zenderlioğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e, alternatif Çözüm Komisyonu Raporu sundu. Raporda partinin temel yaklaşımları ve somut önerileri yer alıyor.

"Değerlendirme ve Sonuç" bölümünde, Kürt sorunun çözümü konusunda büyük umutların yeşerdiği bir anda TBMM'de kurulan Çözüm Komisyonu'nun tarihsel bir görev ve sorumluluk ile başladığı ifade edildi. İktidar partisinin başından beri gösterdiği gayriciddi, oyalamaya dönük ve günü kurtarma hesabı güden yaklaşımıyla bu tarihsel görev ve sorumluluktan kaçarak mevcut tavrını komisyonda da sürdürdüğünün savunulduğu raporda, son olarak AK Parti'nin kendi hazırladığı raporu, komisyon üyelerinin tartışmasına sunmadan, bütün çalışmaları boşa çıkaran, siyasi nezaketten ve politik uzlaşıdan yoksun bir yaklaşımla Meclis Başkanlığına sunmasının en somut örneği olduğuna dikkat çekildi.

AK Partili üyelerin Kürt sorununda bu güne kadar izlenen geleneksel politikaların, resmi tezlerin ötesine geçmediğinin ileri sürüldüğü raporda, sorunun hem tarihsel hem de güncel evrensel gerçeklikle bağ kurulmadan yeni bir ilmek atmanın zorluğunu ifade ettiklerini kaydetti.

"Anadolu ve Mezopotamya halkları 30 yıllık çatışmanın sonucu ortaya çıkan öfkelerini ve kırgınlıklarını 'Barış'a bağışlamalı." denilen raporda, "Geçmişte içine düştüğümüz dogmatizmin ağından, ancak zihniyet devrimiyle kurtulabiliriz. Bunun için bu toprakların birikimine ve çözüm iradesine güvenmemiz gerekiyor. Biz güvendik. Demokratik ve barışçıl bir çözüme iman ettik. 'Barışa giden yol yoktur, barışın kendisi bir yoldur.' düsturunu kendimize rehber eyledik." ifadeleri kullanıldı.

Çözüm sürecinin sunduğu en büyük kazanımlarından biri olan çatışmalardan kaynaklı ölümlerin durmasının sürekliliğe kavuşması ve toplumsal barışa evrilebilmesi için somut olarak atılması gereken 32 madde şöyle sıralandı:
"Demokratik siyasal mücadele koşulları sağlandıktan sonra bütün silahlı güçlerin siyasal yaşama dahil olmasının koşulları yaratılmalıdır. Tüm bu güçler dahil olmak üzere tüm silahlı grupların temel hak ve özgürlükler mücadelesine katılımının önü açılmalıdır. Bu düzenlemelerde ve bu süreçte silahların susması için üçüncü bir gözlemci gözün olması şarttır. Ayrıca bu süreçte karşılıklı verilen güvencelerin de yasal dayanaklarının oluşturulması elzemdir. Çözüm ve Müzakere Sürecinin daha hızlı ilerlemesini sağlayacak gerekli yasal düzenlemelerin ve çeşitli yasalarda değişikliklerin acilen yapılması çözüme giden yolun temizlenmesi elzemdir. Türkiye'nin kendisine bir yol aramaya çalıştığı bu 'yeni' süreçte, yeni paketlerin yerine Kürt halkının da bir taraf olarak üzerinde durduğu hakikatlerin açığa çıkması için geçmiş ile yüzleşmelidir. Bu açıdan Meclis kararıyla bir an evvel Hakikatleri Araştırma ve Yüzleşme Komisyonları kurulmalıdır. TBMM bünyesinde kurulan Çözüm Komisyonuna defalarca parti olarak önermemize rağmen barış ve müzakere sürecinin asıl muhatabı olan ve KCK tarafından baş müzakereci olarak kabul edilen Sayın Öcalan ile görüşülmedi. Biz bunu bir yetersizlik olarak görüyoruz. Bu eksikliği gidermesi için Meclis bünyesinde Toplumsal Barış ve Müzakere Komisyonu ve ona paralel olarak Hakikatleri Araştırma ve Gerçeklerle Yüzleşme Komisyonu kurulmalıdır. Kürtçe ve diğer dillerdeki tüm coğrafi yer isimlerinin iadesinin sağlanması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Ceza mevzuatının yeniden düzenlenerek antidemokratik ve temel insan hak ve özgürlükleri önünde engel teşkil eden hükümlerin kaldırılması gerekir. Basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller acilen ortadan kaldırılmalı, Türkçeden başka dillerde yayın yapılmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Anadilde eğitim hakkının anayasal güvence altına alınması elzemdir. Yine bununla birlikte eğitim mevzuatında yapılacak düzenleme ile ayrımcı, eril, tekçi, milliyetçi ve asimilasyoncu uygulamalardan derhal vazgeçilerek; anadilde eğitim hakkını sağlayacak, bireylerin dini inançlarına saygılı, anti militarist düzenlemeler yapılmalıdır. Bu bağlamda Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun, Tevhidi Tedrisat Kanunu, Azınlık Okulları Türkçe ve Türkçe Kültür Dersleri Öğretmenleri Hakkında Kanun, İlköğretim ve Eğitim Kanunu, Milli Eğitim Temel Kanunu gibi eğitim sistemine dönük temel yasalarda değişiklik ve düzenlemeler yapılmalıdır. Milli Eğitim müfredatındaki din dersleri dahil olmak üzere bütün müfredatın bilimsel, laik, çoğulcu, özerk, demokratik, evrensel ve anadilde olması gerekmektedir. Böylelikle bu ayırımcı politikanın eğitim ayağı iyileştirilmeli, tüm inançlar eşit şekilde ve ayırımcılığa maruz bırakılmadan tanıtılmalı, özellikle Alevi inancına karşı geliştirilen ayırımcı uygulamalar ortadan kaldırılmalıdır. Kamusal alanda anadilde hizmet verilmesin yönelik gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekir. Başta sağlık, adalet ve eğitim olmak üzere kamunun tüm alanlarında çok dilli hizmet faaliyete geçirilmelidir." CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.