Başbakan'ın dershaneler değerlendirmesi

Başbakan'ın dershaneler değerlendirmesi

Başbakan Erdoğan, dershanelerin yeni taslak ile ilgili tepkilerini değerlendirdi.

Başbakan Erdoğan dershaneleri kapatma konusunda kararlı olduklarını geri adım atmalarının sözkonusu olmadığını söyledi.

Erdoğan, taslağın 15 gün sonra Bakanlar Kurulu'na geleceğini ve sonra Meclis'e sevkedeceklerini kaydetti.

İşte Başbakan Erdoğan'ın dershaneler konusundaki sözleri;

“Dershaneler konusunda böyle bir polemiğin içerisine girmek istemedim, doğrusu böyle bir polemiği de çok çirkin buldum. Bu bugün gündeme gelmiş bir konu değil. 1980’li yıllardan beri farklı yönetimlerin gündeme getirdiği, bizim iktidarımızda da trendin tavan yaptığı bir süreçtir bu. Hüseyin Bey’in bakanlığı döneminde bu işin bir çözüme kavuşturulmasını istedim. Mesela bizim sağlıkta dönüşüm projemiz de vardı. Engel çıkarmaya çalışanlar oldu. Sendikalar bu SGK hastanelerinin kendilerinin olduğunu söyledi. Dedik ki biz bu işi yapacağız ve o dönüşümü gerçekleştirdik. Hedefe ulaştık ve çözdük. Dershaneler konusunda da 80’li yıllardan beri bu konu uzadı gitti. Son dönemde artık bu işi bitirmemiz gerekiyor dedik. Arkadaşlarımız belli bir çalışmayı yaptılar.

Bu hazırlanan taslak henüz bize sunulmadan atılan gazete başlıkları çok çirkindi. Bir gece baskını başlığı yenilik yutulur cinsten değildir. Meclis’e gelmiş bir şey yok. Bu yeni başlamış bir konu değil. Burada mesela eski kupürler var. Çok enteresandır.  Mesela bir tanesi çok enteresandır. O gün böyle yazan zat bugün bakıyorsun orta yolu bulmaya çalışıyor. Biz de diyoruz ki gelin samimi olalım. Sizden hizmet almaksa öyle yapalım. Gelin bu dershaneleri okula dönüştürelim. Bizim limitimiz 30. Kalite arıyoruz çünkü.”

“Merdiven altı dershanecilik işini bitireceğiz. Ya da sizde öğretmen talebi varsa bize verin. Biz bunları sınava da tabii tutmadan devlet okullarında istihdam edelim. Yok bunu da istemiyorsunuz. O zaman biz size arsa verelim, ucuz kredi verelim. Bütün bunların yanında vergide indirim, muafiyet sağlarız. Yeter ki gelin.

DERSHANELER TEST TEKNİĞİ ÖĞRETİYORLAR

Peki neden okula yanaşılmıyor da illa dershane deniyor. Bize bunu anlatamıyorlar. Şu tablo çok ilginçtir bu dershanelerin öğrenci profili, fen ve sosyal bilimler liselerindeki öğrencilerin yüzde 95’i dershanelere gidiyor. Anadolu liselilerinin yüzde 91’i, meslek liselilerin yüzde 18’i dershanelere gidiyor. Siz fen ve anadolu liselerindeki öğrencileri alıyorsunuz ve ona olsa olsa test tekniklerini öğretiyorsunuz. Eğitimini devlet okullarında almış sen ona biraz bir eğitim veriyorsun ve  sonra bir okulu kazandığında hemen sırtına tişörtü giydiriyorsun.

Bu fakir fukara çocuklar niçin bu kurslara gidemiyorlar. İstifade edenler büyükşehirlerdeki zengin ailelerin çocukları. Burada böyle bir karışık durum var. İzah edemedikleri bir durum var. Ama benim sevgili vatandaşım önümü kesip bana bunu anlatıyor. Çocuğumu gönderdim ama şimdi paralarını ödemekte zorlanıyorum.  Haberleri görüyorsunuz, dershane borcu intihara sürükledi. Bu borcu ödeyemedikleri zamanlar böyle durumlarla karşılaşıyorlar.

BİZ DARBE HÜKÜMETİ DEĞİLİZ

Madem vakıfsınız ücretsiz eğitim verin deyince de rahatsız oluyorlar. Şimdi biz devlete verebiliriz diyorlar. Kusura bakmayın biz bir darbe hükümeti değiliz. O zaman kurun okulları biz sizden hizmet alımı yapalım. Böyle hayırlı bir konuda neden böyle bir tartışma yapılıyor. Değişik yerlerde okullarınız da var, bunları da biliyoruz. Alın bu çocukları çok daha faydalı hizmetini yap.”

ÖYLE BİR KAMPANYA YAPIYORLAR Kİ...

“Biz böyle bir çalışmanın içindeyken yalan yanlış bir kara kampanyanın olması bizi üzmüştür. Kampanya öyle bir boyuta getiriliyor ki efendim okuma salonları kapatılıyor. Ortaya çıkmış bir taslak yok. Tabii nereden servis yapıldı, nereden ortaya çıktı. Yasağa uymayanlara 500 bin lira ceza gelecek diye haberler çıkıyor. Bugüne kadar pek çok taslaklar yapıldı ama nitekim bize de sunulan yok. Bu nereden çıkıyor. Elbette bir yaptırım olur ama 500 bin TL nereden çıktı.

Biz şimdi bu gecekondu mantığını değiştirmek istiyoruz. Yani biz hala orada mı kalalım. Ben başbakan olduğumda 35 bakan vardı. Ne yaptık 25’e indirdik. Koskoca Amerika 14 tane bakanla idare ediliyor. İlk adımı böyle attık. Ardından da 8 tane devlet bakanı vardı. Bunları kaldıralım, hepsi icracı olsun dedik. Orada da bir reforma gittik. Aksi halde bu ülkeyi sıçratamazdık. Biz istiyorduk ki bizim çocuklar bir yarış atı olmasın. Hafta sonu ailesiyle, arkadaşlarıyla oynasınlar. Biz bunu yaşadık ama maalesef şimdi yaşayamıyorlar.”

“Pazartesi bize yapılan sunumda bazı eksikler var. Bakanımıza bunlar üzerinde çalışmayı yapın, dışarıdan almanız gereken destekler varsa alın, görüşülmesi gereken STK’lar varsa görüşün ve bir sonraki bakanlar kuruluna getirin dedik.

KURAN KURSLARI NE OLACAK?

Buradaki tuzak zaten bu. Kuran Kursları ne kadar mukaddeste bizim için o kadar mukaddestir mantığı çok ters bir mantık. Kuran Kursu’na giden Kuran’ı öğrenmek için gitmiyor, Kuran’ı hıfz etmek için, ezberlemek için gidiyor. Okullarda seçmeli Kuran ve Siyer-i Nebi dersleri var ama buralarda Kuran okumayı öğrenebilirsiniz, hıfz edemezsiniz. Biz iktidara geldiğimizde sorular neye göre hazırlanıyordu, bu dershanelerin müfredatına göre hazırlanıyordu. Hüseyin Bey’in döneminde dedik ki bunu süratle değiştireceğiz. Ne demek ya. O zaman bu okullar niye var. Dershanelerde iş bitiyorsa bu okullara ne gerek var.

Asgari 2 bin lirayla 20 bin lira arasında dershane ücretleri var. Daha da çıkabilir. Bunlar diyelim 4 öğrenci alıyor. Adları VİP dershane olan dershaneler de kuruldu. Fen liselerinden, Anadolu liselerinden seçilmiş öğrenciler oraya geliyor. Bu öğrenciler üzerinde belli bir süre kısa bir süre çalışma yürütülüyor ve biz kazandırdık deniyor. İnsaf edin ya, bu çocuklar devletin okullarında okudu. Bu emek nerede? Bu devletin bu çocuklar üzerinde hakkı yok mu? Olmaz böyle bir şey. Burada bir gerçek bir tarafa konulmuş oluyor. Sonra da konuyu Kuran Kursları ile mukayese etmek çok çirkindir. Orada ücret de yok. Bir şeye daha üzülüyorum, elimizde 800 bini aşkın öğretmenimiz var. Bu dershaneler konusu bu öğretmenlerimizin döktüğü tere haksızlıktır, saygısızlıktır.”

GERİ DÖNMEMİZ SÖZKONUSU DEĞİL

“Eğitimde biliyorsunuz bir reform yaptık, 4+4+4. Bunu niye yaptık? Hiçbir iktidar 12 yıl zorunlu eğitime imza atamadı ve biz bu adımı attık. İstiyoruz ki kaliteyi arttıralım. Bu nedenle o iddiaları ortaya atanlara diyoruz ki madem bu işi iyi yaptığınızı söylüyorsunuz gelin. 10 yılda 400 bin öğretmeni Milli Eğitim’e kazandırdık. Bütçemizi dikkatli bir şekilde değerlendireceğiz, kullanacağız. Şubat ayında 10 bin öğretmen atamayı öngörüyoruz. Önümüzdeki 4-5 yıl içinde öğretmen açığımızı sıfırlamış olacağız. Bu arkadaşlar okul istemiyorlarsa bir alternatif daha söyledik, açık lise. Burada bu art niyetler olduğu sürece bu tartışma bitmez. Biz milletin aleyhine olacak bir şeye fırsat vermek istemiyoruz. Bizim geri dönmemiz söz konusu değil.

“Eğitimde fırsat eşitliği olayını üniversiteye girişte de sağlamış ve okul müfredatlarına bağlı bir sınavı sağlamış olacağız. Bu mesele bizim için bir memleket meselesidir, bir eğitim meselesidir. Partimizin ve hükümetimizin programlarında yer alan bir meseledir. Yeni açıklanmış şeyler değil bu. Cemaat deniliyor, Cemaat’le Hizmet’le karşı karşıya gelmek gibi bir şey de çok çirkindir. Biz Cemaat mensubu kardeşlerimizin ellerindeki medya organlarıyla bize saldırmalarını, hatta gerçeğe aykırı şekilde saldırmalarını yadırgıyoruz. Bu niye bir cemaate yönelik olsun.

Cemaat mensubu olan kardeşlerim lütfen burayı tekrar hatırlasınlar biz ne dedik öğrencileri özel okullarda okutalım, parayı devlet versin. Danıştay ne yaptı, bunu reddetti. O zaman Ak Parti iktidarı Cemaat’e kaynak sağlamak için bu yasayı düzenledi dediler. Cemaat mensubu kardeşlerim bu olayda yediğimiz darbeyi, tokadı unutuyorlar mı? Biz şimdi niçin Cemaat’i karşımıza alalım. Siz niye eğitimi belli vakıflara, derneklere teslim ediyorsunuz diye bize hesap sorarlar. Çünkü biz belli bir grubun değil tüm milletin iktidarıyız. Kendilerinin de bizi anlayışla beklemeleri lazım, sürdürdükleri propagandayı bitirmeleri lazım ve bizden bir geri dönüş bekliyorlarsa bunun olmayacağını bilmeleri lazım.”

Bizim ayrılığa değil birleştirmeye gayret etmemiz lazım ama bu gayretimiz karşılığını bulur. Bu ülkeye yazık olur, bu gençliğe yazık olur. 800 bin öğretmenin emeğini yok saymak bu öğretmenlere ayıp olur. Altını çizerek tekrar ediyorum, ücretsiz bütün etüt merkezleri serbesttir. Okuma salonları zaten ücretsiz.

Şunlar tweetlerde geçiyor. Oslo’nun sözü yerine getiriliyor. Yazıktır ya. Oslo’da sen benim MİT müsteşarımın yanında mıydın. Olmaz. Sen bunu neye dayanarak söylüyorsun.

BU MU RANT?

Bakın şimdi bugün bir gazete bir dershanenin yakılmasını bu mu rant temini gibi bir başlıkla vermiş. Olaya buradan yaklaşmaya kalkarsak ben o yazıyı yazan arkadaşa şunu söylerim. Güneydoğuda da İstanbul’da da bugüne kadar AK Parti’nin bugüne kadar bir çok şubesi yakıldı. AK Parti yöneticileri arasında benim öldürülen, kaçırılan kardeşlerim var. Biz bir şeyin mücadelesini veriyoruz. Sen de inanıyorsan, inanıyorum diyorsun bir mücadeleyi vereceksin. Yavrularımızı da bu ülkeye düşman olanlara kaptırmayacağız.

Biz bir siyasi partiyiz. Bir grubu kendimize düşman ilan etmek gibi bir yanlışın içine düşmeyiz. Burada fitne odakları var. Bunlara fırsat vermemeliyiz. Bize düşen sadece kucaklamaktır, birleştirmektir, bütünlemektir. Sorumluluk makamında olanların bu fitne odaklarına fırsat vermemesi lazım. Eğer bu fitne odakları benim cephemdeyse benim arayıp bulmam lazım. Onların tarafındaysa onların bulması lazım. Ne oluyor ya, nereden çıktı bu. Bu devam eden bir süreçti. Yeni bir şey değil. Bizim bu konudaki attığımız adım bugünün adımı değil. Dolayısıyla biz bir dönüşümü gerçekleştireceğiz, bunun kararını vermişiz. Burada muhataplarımız durumundaki kardeşlerimiz bizim karşımıza gelecek olurlarsa ancak bu çerçevede gelebilirler. Bu Meclis’e gelecek ve Meclis’ten biz bu yasayı geçireceğiz. Sonra da ülkemizde uygulama zeminini bulacağız. Şunu söyleyemezler, önümüz tıkandı. Hayır önünüz tıkanmadı. Siz şekil vermek istiyorsunuz. Biz size gerekli imkanı sağlayalım bu şekilde yapın. Sektördeki payları yüzde 25 ama bakıyorsunuz sesleri çok daha farklı çıkıyor. Bu programdan sonra bu konuyla ilgili de çok fazla konuşmam, işin icra konusuna geçerim, arkadaşlarım da gereken açıklamaları yapar. Dünyanın değişik noktasındaki okullarla ilgili de biz hep destek olduk, sıkıntıları noktasında yardımcı olduk.”

BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN KONUŞMASINDAN ÖNEMLİ BÖLÜMLER;

POLEMİĞE GİRMEM: Bugüne kadar konuşmadım çünkü böyle bir polemiğin içerisine girmek istemedim. Bu polemiği de doğrusu çok çirkin buldum. 1980’lerden gelen bir konu bu. Hüseyin (Çelik) Bey’e bakanlığı döneminde bu dershaneler konusunda bir dönüşüm projesi istediğimi söyledim. Milli Eğitim bakanı arkadaşlarımızın hepsinden de bunu istedim. Son dönemde artık bu işi bitirmemiz, eğitimde bunu başarmamız gerekiyor dedik.

ÇİRKİN BAŞLIK

Arkadaşlarımız belli bir çalışmayı yaptılar. Bu taslak bize sunulmadan atılan gazete başlıkları çok çok çirkindi. ‘Gece baskını’ başlığı (Zaman gazetesinin manşetini kastederek) yenilir yutulur bir başlık değildi. Kim nereye gece baskını yapmış, Meclis’e gelmiş mi gelmemiş. Hem baskın diyeceksin hem taslak diyeceksin. Bu işi seslendiren arkadaşların birçoğu ile bu işi görüştüm, bunları anlattım, bu işi çözeceğiz dedim.

TİŞÖRT GİYDİRİYORSUN

Gelin samimi olalım. Biz sizden hizmet alalım. Dershaneleri okula dönüştürelim. Sınıflarda boşluk mu var. Kalite limitimiz 30. 15 öğrenci varsa, biz 15 öğrenci verelim. Veremiyorsak, yıllık maliyeti nedir 2 bin, 2 bin 500 lira, o ücreti verelim. Siz burada devam edin. Merdivenaltı dershaneciliğini bitireceğiz, apartmanlarda falan bitecek. Fazla öğretmenleriniz varsa bize devredin sadece mülakatla istihdam edelim. Bunu da istemiyorsanız, ne istiyorsunuz bunu da söyleyin. Neden okula yanaşılmıyor da illa dershane deniliyor. Onlar bize bunu anlatamıyor, biz de anlamakta zorlanıyoruz.

DARBE HÜKÜMETİ DEĞİLİZ

İsteniyorsa okulları devlete veririz deniliyor. Kusura bakmasınlar da biz darbe hükümeti değiliz. Darbe hükümeti istediğinde veririz diyebilirsiniz. Biz samimi olarak ortaya koyuyoruz. Bu hizmeti vermek istiyorsanız kurun okulları, hizmet alalım. Böyle bir kavganın içerisine girmeye gerek yok.

Doğu’da Sodes faaliyetimiz var. 34 ilde var. Ücretsiz faaliyet yapıyoruz. Çoğu da bize yönelik kampanyayı yürüten arkadaşlarımızın vakıflarına derneklerine verilmiştir. Maaşlarını öğretmenler devletten almaktadır.

KARA KAMPANYA

Böyle bir kara kampanyanın, gece baskını diye çirkin başlıkların olması bizi ciddi manada üzmüştür. Yalan yanlış haberler de bizi üzüyor. Etüt salonları, okuma salonları kapatılıyor. Böyle bir şey yok. Tasarı bile yok. Taslakla ilgili son Bakanlar Kurulu’nda brifing verildi. Bir şey çok önemli, nereden servis yapıldı, nasıl yapıldı. Bugüne kadar birçok taslak hazırlanmış, öncesini bilenler yine böyle olacak diyorlar,. 500 bin lira ceza, böyle bir ceza yok. Gecekondu mantığını değiştirmek istiyoruz. Zihniyet değişimi bu. İstiyoruz ki çocuklarımız yarış atı olmasın, çocukluklarını yaşasınlar, biz yaşadık ama onlar mahrumlar.

15 GÜN SONRA

Biz adımımızı attık. Pazartesi günkü sunumda tespit ettiğimiz eksikler var. Dedik ki dışarıdan destek alın, stk’larla görüşün, bundan sonraki bakanlar kuruluna, 15 gün sonraki, daha hazır getirin sonra da Meclis’e sunalım.

(Kuran kursları da kapatılacak mı?) Bakın buradaki tuzak zaten bu. Ne yazık ki bu oyunu oynayanlar, kara propagandayı yapanlar bunu yapıyorlar. Kuran kursları ne kadar mukaddesse dershaneler o kadar mukaddestir mantığı çok ters, çok çirkin. Kuran kursuna giden hafızlık için gidiyor. Üniversite sınavında dershaneye göre sorulacaksa bu okullar o zaman niye var? Bu okullar varsa bu dershaneler niye var? VİP dershane olarak anılan dershaneler bile var.

GERİ DÖNMEYİZ

Bu dernekler okul istemiyorlarsa açık lise dedik. Anlattıklarım nihai model. Farklı şeyleri varsa, sunsunlar. Geri dönmemiz asla söz konusu değil.

Cemaat mensubu kardeşlerim verdiğimiz mücadele karşılığında yediğimiz tokadı, darbeyi unutuyorlar mı? Neden karşımıza alalım, mücadeleye girelim? Sorumluluk taşıyoruz. Bütün bir eğitimi cemaatin kurumlarına teslim etmek gibi bir durum içinde olamayız. O zaman asıl derler ki belli derneklere, vakıflara eğitimi teslim ediyorsunuz?

MİLLETİN İKTİDARIYIZ

Biz belli bir grubun değil, tüm milletin iktidarıyız. Kendilerinin de anlayışla karşılamaları, kara kampanyaları bitirmeleri lazım, bir geri adım beklememeleri lazım, geri adım söz konusu olamaz.

(Fethullah Gülen’in Türkiye’ye dönme davetini reddetmesi nedeniyle mi bunlar oldu?) Onunla hiçbir ilişkisi yok. Birçok konuda arkadaşlarla görüşmeler yaptık. İçimizde arkadaşlarımız var. Biz bir kucaklama hareketini yapıyoruz niçin o kardeşlerimizle de kucaklama faaliyetinde olmayalım. Ayrılığa değil birleşmeye ihtiyaç var.

OSLO TEPKİSİ

(PKK’ya söz verildi, çocuklar PKK’ya gidecek iddiaları için) “Oslo’nun sözü yerine getirildi” diye twitlerde geçiyor. Oslo’da sen MİT müsteşarının yanımda mıydın, hangi söz verildiğini biliyorsun.

SES YÜKSEK ÇIKIYOR

Niyetimiz kimseyi kırıp dökmek değil,. Bu sektördeki payınız yüzde 25. Öyle çok çok büyük değil. Ama ses büyük, çok farklı çıkıyor. Yakışık almayan ifadelerle, bütün bunlara rağmen bir başbakan olarak söyleyeceklerimi söylüyorum. Bu programdan sonra fazla konuşmam. İşin icrasına geçerim, arkadaşlarım konuşur.

GÖNÜL DİLİ DEĞİL

(Oy tabanınız kavga ediyor sorusu üzerine) Ben böyle bakmıyorum. Bizim niyet hayır, akıbet hayır. Niyetimiz hayırlı asla böyle bir kavganın içinde olmadık, asla da olmayız. Şu andaki dil gönül dili değil ama biz gönül dili ile konuşuyoruz. Bekleriz ki karşı taraf diyeceğim mecburen, başka türlü konuşamam, onlar da gönül dili ile konuşmalı. Dershanelerin de tamamını temsil etmiyorlar. Ellerindeki enstrümanlarla ses çıkartıyorlar. O sese aynı şekilde karşılık verme noktasında olamayız. Biz hep sabırla davrandık, birçok şeyi de aştık.

Bu mesele bizim için bir memleket meselesidir, bir eğitim meselesidir. Partimizin ve hükümetimizin programlarında yer alan bir meseledir. Yeni açıklanmış şeyler değil bu. Cemaat deniliyor, cemaatle, hizmetle karşı karşıya gelmek gibi bir şey de çok çirkindir. Biz cemaat mensubu kardeşlerimizin ellerindeki medya organlarıyla bize saldırmalarını, hatta gerçeğe aykırı şekilde saldırmalarını yadırgıyoruz. Bu niye bir cemaate yönelik olsun. Cemaat mensubu olan kardeşlerim lütfen burayı tekrar hatırlasınlar biz ne dedik öğrencileri özel okullarda okutalım, parayı devlet versin. Danıştay ne yaptı, bunu reddetti. O zaman Ak Parti iktidarı cemaate kaynak sağlamak için bu yasayı düzenledi dediler. Cemaat mensubu kardeşlerim bu olayda yediğimiz darbeyi, tokadı unutuyorlar mı? Biz şimdi niçin cemaati karşımıza alalım. Siz niye eğitimi belli vakıflara, derneklere teslim ediyorsunuz diye bize hesap sorarlar. Çünkü biz belli bir grubun değil tüm milletin iktidarıyız. Kendilerinin de bizi anlayışla beklemeleri lazım, sürdürdükleri kara kampanyaları bitirmeleri lazım ve bizden bir geri dönüş bekliyorlarsa bunun olmayacağını bilmeleri lazım."

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.