Başbakan Erdoğan: Herkes Bizi Sevmek Zorunda Değil

Başbakan Erdoğan: Herkes Bizi Sevmek Zorunda Değil

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Herkes bizi sevmek zorunda değil. Bunu samimi söylüyorum.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Herkes bizi sevmek zorunda değil. Bunu samimi söylüyorum. Böyle bir mecburiyet yok. Herkes partimiz politikamız icraatlarımızı duruşumuzu tavrımızı sevmek beğenmek onaylamak zorunda değil." dedi. Kendilerinin bu millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldiklerini söyleyen Erdoğan, "Ve bizler 76 milyonun tamamının mennun olacağı politikalar üretmekle kendimizi mes'ul görüyoruz. Ama 100'de yüz herkesi memnun etmek mümkün mü? O da mümkün. Ama biz bu niyetle adımlarımızı atacağız temennimiz odur ki niyet hayır olduktan sonra akıbet de hayrolur." şeklinde konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) üyelerine hitap etti. Yarın başlayacak TOBB 69. Genel Kurulu öncesinde iftar davetinde bir araya gelen TOBB üyelerine hitap eden Erdoğan, bugüne kadar genel kurullara katılmaya çok özen gösterdiğini ancak yarın başlayacak olan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı nedeniyle genel kurul açılışına gelemeyeceğini söyledi. Erdoğan, "Türkiye'nin bugüne kadar elde ettiği başarılarda, kaydettiği bütün rekorlarda sizlerin katkısı alın teri emeği var." diyerek TOBB üyelerine teşekkür etti.

"Türkiye'de güven ve istikrarın ne anlama geldiğini en çok sizler biliyorsunuz." diyerek, 2002'den önce yaşanan ekonomik sıkıntılar ve sorunlardan örnekler veren Erdoğan, AK Parti hükümetlerinin ekonomik başarılarından, yatırım rakamlarından örnekler verdi.

Yıllarca sürdürülen dış politikada içe kapanıklığın bedelini bu milletin ödediğini söyleyen Erdoğan, "Belli dönemlerde baskılar yaşadınız, haksız rekabete maruz kaldınız. 10,5 yıl boyunca güven ve istikrar ortamını tesis ederek tüm bu olumsuzluklara son verdik." dedi.

Demokraside en küçük geriye gidişin faturasını önce sanayici ve tüccarın ödeyeceğini söyleyen Erdoğan, "Yani siz ödersiniz. Ardından millet öder. Ardından Türkiye öder. Dış politikadaki en küçük ilkesizliğin bedelini sizler ödersiniz, bizler öderiz, milletçe hepimiz öderiz. Hukuktan insan hak ve özgürlüklerinden, iç barıştan, kardeşlikten, yani istikrar ve güven ortamından en küçük geriye gidiş doğrudan doğruya ekonomiyi etkiler, sizleri etkiler, ülkemizi etkiler." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "10,5 yıl boyunca neler çektiğimizi, ne badireler atlattığımızı sizler biliyorsunuz. Eğer bir kez taviz vermiş olsaydık, boyun eğimiş olsaydık bugünlere ulaşamazdık, Türkiye'yi üç kattan fazla büyütemezdik. Hukukun zorlanması, provokasyonlar, tahrikler, tuzaklar, saldırılar karşısında en küçük zafiyet göstermiş olsaydık bugün Türkiye'yi dünyanın parlayan yıldız konumunda yükseltemezdik. Formül çok net. Ekonomideki kazanımlarımızı koruyacaksak demokrasiye sahip çıkacağız. Bu şart. Eğer ekonomiyi daha da büyütmek istiyorsak demokrasinin standartlarını daha da büyüteceğiz. Ekonomi kötüye giderse demokratik kazanımlar geriye gider; ama eğer demokratik kazanımlara zarar gelirse kuşkunuz olmasın ekonomi de geriye gider. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. Eğer bu kazanımları daha da artırmak istiyorsak demokrasinin üzerine hassasiyetle eğilecek demokrasiyi daha ileri seviyelere ulaştırmanın gayreti içinde olacağız."

Erdoğan, ardından şu değerlendirmelerde bulundu: "Herkes bizi sevmek zorunda değil. Bunu samimi söylüyorum. Böyle bir mecburiyet yok. Herkes partimizi politikamızı icraatlarımızı duruşumuzu tavrımızı sevmek, beğenmek, onaylamak zorunda değil. Böyle bir şey yok, olamaz. Biz 76 milyonun tamamının hükümetiyiz. Seven, sevmeyen, fark etmez. Her zaman söylüyorum; biz bu millete efendi olmaya değil bu millete hizmetkar olmaya geldik. Ve bizler 76 milyonun tamamının mennun olacağı politikalar üretmekle kendimizi mes'ul görüyoruz. Ama 100'de yüz herkesi memnun etmek mümkün mü? O da mümkün. Ama biz bu niyetle adımlarımızı atacağız temennimiz odur ki niyet hayır olduktan sonra akıbet de hayr olur."

"İKTİDARA GELDİĞİMİZDE HAVAALANI SAYISI 26 İDİ ŞU AN 50"

Batı ne hizmet alıyorsa doğunun da o hizmeti alacağını, kuzey ne hizmet alıyorsa güneyin de o hizmeti alacağını söyleyen Erdoğan, iktidara geldiklerinde 26 havalimanı olduğunu, şu anda ise bu rakamın 50 olduğunu söyledi.

Erdoğan, ardından Ramazan ayında açılışını yaptıkları havaalanlarını anlattı ve şöyle devam etti: "Bizi sevmeyenler, bizi onaylamayanlar, bizi beğenmeyenler elbette olacaktır, bunu biliyorum ben. Ama şunu da biliyorum demokrasilerde seçim ve sandık zaten bunun için var. Sevenler sevmeyenler ortaya çıkacak. Anayasaya göre merkezi yönetim için 4 yılda bir, yerel yöneticiler için 5 yılda bir seçim sandığı milletin önüne gelir. Millet iktidardaki partiye ya devam der ya tamam der takdirini kullanmış olur. Seçimin olduğu sandığın olduğu milletin tercihini özgürce kullandığı bir ortamda diktatörlük olmaz, orada zulüm sadır olmaz. Sandık demokrasinin namusudur. Sandık demokrasilerde hesap sorma makamıdır. Sandık, demokrasilerde çıkış yoludur, emniyet sübabıdır, demokrasinin bizatihi teminatıdır. Sandık kazananı belirlemekten çok kimin kaybettiğini belirleyen bir demokratik araçtır. Kazanan zaten ülkenin tamamıdır. Sandıktan çıkan hükümet zaten ülkenin tamamının hükümetidir. Sandık sonucundan asıl ders çıkarması gereken kazanan değil kaybeden olmalıdır. Kaybeden nerede nasıl hata yaptığını milletin teveccühünü neden göremediğini enine boyuna ölçmeli, bir sonraki seçime de ona göre hazırlık yapmalıdır. Ben sandıkta kazandım her şeyi yaparım biz buna da karşıyız. Ne aldık? Yüzde 50. Acaba diğer yüzde 50'nin içinde ne alabiliriz bunun hesabını yapmaya başlarız. Biz de 76 milyonun partisiyiz 76 milyonun hükümetiyiz. Ancak ben sandıktan çıkamadım çıkamıyorum diyerek başka yollara tevessül etmek gayrimeşrudur demokrasi dışıdır milli iradeye miletin tercihine tamamen aykırıdır."

"İŞ DÜNYAMIZIN HER BİR FERDİNE VE KURUMUNA DA EŞİT MESAFEDE OLDUK"

Erdoğan, ayrıca şu değerlendirmede bulundu: "Biz 76 milyonun her bir ferdine olduğu gibi iş dünyamızın her bir ferdine ve kurumuna da eşit mesafede olduk, böyle olmaya da devam edeceğiz. Türkiye ekonomisi için taş üstüne taş koyanın bizim gönlümüzde müstesna yeri var. Ama birileri de yolsuzluk yapıyorsa kusura bakmasın orada da herhangi bir ayrıma gitmeden gereğini yaparız. Kimse bunu da farklı yerlere çekmesin. Acaba neden? Varsa bir yanlış gereği yapılır. Demokrasi için büyük Türkiye hedefi için emek sarf eden tüm vatandaşlarımızın bizim için özel bir yeri var. Biz yoldaki engelleri temizleriz. İş dünyasının o yolda güvenle rahatlıkla ilerlemesi için reformlarımızı birlikte yaparız. Türkiye bir hukuk devletidir ve her adım hukuk içinde atılmak zorundadır. Her adım hukuk içinde atılıyor. Hukukun dışına çıkılmasının önünde en önce biz dururuz."

Erdoğan, konuşmasının ardından Genelkurmay Başkanlığı'ndaki iftar davetine katılmak üzere TOBB'dan ayrıldı. TOBB üyeleri ve misafirler de TOBB binasının bahçesinde kurulan masalarda iftar yaptı. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.