Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Babam ve vefatı

Babam ve vefatı

Babamla ilgili oluşumları her ne kadar yaşamımdan inciler serimde yazmış olsam da…

Vefatını yazmadan evvel bir daha onun örnek denilebilecek yaşamında yaptıklarını tekrarlamakla öğretmen ve idarecilerin dikkatini çekmek isterim.

***

Konya İli Zıvarık Nahiyesi (Altınekin İlçesi) Dedeler Köyü Mahmut Oğulları sülalesinden Hacı Hüseyin ve Hacı Rabia’nın

Oğulları Hasan Hüseyin 1898 yılında dünyaya gelmiş.

Oğlunun zekiliğini anlayan babası Hafız olması için küçük yaşta hafız okuluna göndermiş.

Hafız olan H. Hüseyin okul yaşına gelince birde Konya idadi okuluna göndermiş.

Buradan öğretmen olarak mezun olup ilk vazife…

Kendi köyüne 1922’de öğretmen olarak atanmış. 

 

muallim-hasan-hüseyin-güldağ-001.jpg

Muallim Hasan Hüseyin GÜLDAĞ

 

Köyün eşrafından olan Hacı Mevlud Kızı Havva ile evlenip iki oğlan bir kız çocukları olmuş.

1925’de Güvenç Köyü’ne atanan babam haftada bir at ile evine gelirmiş.

Bu ara evin pencere kenarında bulunan tentürdiyot şişesini küçük yaramazlar görüp içmeye başlıyorlar.

Tabii netice vefat oluyor. Bu sebep eşlerin ayrılmasına vesile oluyor. Hamile olan eşinden boşanıyor.

Benim doğuşum olan olayla babam anneme beş beşibirlik verip beni büyütmesini salık veriyor.

Veriyor ama ne yazık daha altı ay olmadan annem beni Babaannem Hacı Rabia’ya bırakıp gidiyor.

Babam Güvenç Köyü’nden Ayşe ninenin yetim kızı Saliha Hanım ile evlilik yapıyor.

Gelişinden itibaren beş yıldır öğretmenlik yapan babamı…

Dayılı bir öğretmenin merkezde yer istemesi ile babamı ta Torosların üstünde Konya’ya bile hayvanla gidip gelirken üç gün yolculuğu olan Hadim İlçesi’nin Gaziler Köyü’ne naklediyorlar.

***

Köyde WC işleminde tuhaflık gören yani açıkta akış yapılan gelen geçen gören sinek dolu tuvaletin önüne geçmek için köylüleri topluyor. Böyle açıktan işlemin sıhhate olduğu kadar dinimizde de müsaade edilmeyeceğini köydeki sıtma hastalığının bundan doğduğunu uzunca anlatıp…

Yüksekse olan WC’nin altına tahta boru onun altına derin ve geniş kuyu yapılmasını ağzının kapatılmasını istiyor.

Hayret yılların alışkanlığını öğretmenin sözü ile bırakıp dediğini yapıyorlar.

Babam bolca kinin ve bir şişe kanyak içeceği alıp sıtmalı hastalara kinin ve yarım santim kadar kanyaktan verip yutturuyor.

İnanın bir aya yakın hastaların hepsi iyi olunca öğretmenlerini seviyorlar.

***

Balta kullanırken ayağı eli yaralanan, hastalanan, başı ağrıyan babama müracaat ediyor o zamanlar aspirin ve gripin iyi gitmesiyle faydalı oluyor yaralıları pansumanla iyileştiriyor.

Öyle ki, parmağı kesilenin parmağını yerine koyup kaynamasını sağlıyor.

İnanamayan Sendikacı Kemal Aladağ’a sorabilirsiniz onun kopan parmağını yerleştirmişti.

***

Markopaşa’lığı da mevcuttu.

Derdi olan Muallim Efendi deyip gelirdi.

Karı koca, kardeşler arası çeşitli yönden kavgalar, tarla kenarı münakaşaları vb. hepsini tatlılıkla hallederdi.

Muhtarlık, köy kâtipliği, gibi işlemleri de bulunmakta idi. Nahiye Müdürü kaymakam hep onu arar talimat verirdi.

Cumhuriyet bayramlarını çam çelekleri resimlerle donatır şenlik yapardı. Kaymakam ve nahiye müdürünün takdirini alırdı.

***

Öğrencilerinin mutlaka öğrenmeleri üzerinde dururdu. Nitekim mezun olanların pek çok yüksek kademelere yerleşti.

Benimde öğretmenim olan babam ilkokulu bitirince Konya’da okuyacağım için müracaatta bulundu.

Güvenç köylülerinin tekrar gelmesini istemesiyle oraya tayin oldu.

Gaziler Köyü’nün kadınlı erkekli grupları, Göksu Deresi’ne kadar ağlayarak teşyi ettiler.

 

gaziler-köyü-hanimlari-son-teşyilerini-yapiyor.jpg

Gazilerli hanımlar teşyi ediyor

 

O yıllarda din öğretimi isteğe bağlı idi. Güvenç Köylüler hepsi istediğinden tüm talebe ders görüyordu babamdan.

Komşu köy tutup Milli Eğitime şikâyette bulunmuşlar.

"Bizim köyün öğretmeni biz istediğimiz halde din dersi vermiyor. Hal bu ki Güvenç Köyü öğretmeni veriyor …” diye

Tahkikat için gelen Müfettiş Tutup’ta ki öğretmene değil babamı tahkikata alıyor.

“Sen din dersini okumak istemeyenleri de zorluyormuşsun” sözüne babam velilerin dilekçelerini gösteriyor yok öyle şey diyor.

"Burada hayli Culu (Hindi) varmış yılbaşındaki gelişinde bana da getiriver” diyor.

Yılbaşında kapısını çalıp culuyu veren babam. Culunun parasını isteyince…

Müfettiş içeri girip para getiriyor sertçe verirken hızlıca kapıyı da kapatıyor.

***

Ekim ayında okulunu açan babama emekli olduğu tebliği veriliyor.

Uzatmayalım hâlbuki emekli yapabilmek için bir sürü işlem varken.

Vekâlet yaptığı sırada Milli Eğitime yazdığı emeklilik yazısı aykırı olarak onaylandığı mahkeme sonrası öğrenilip babamı yeniden öğretmenliğe atadılar.

31 yıl öğretmenlik yapan babam defalarca emeklilik istese de vermediler. Sonra alabilme imkânı buldu. 

***

Emekli olan babam hac vazifesini yapınca oraya aşık oldu.

Bazen bedel bularak bazen kendi imkânı ile Mekke’ye gidip Konya delili Muazzez Hanım’ın mektuplarını yazmakta ona verilen odada kalmakta idi. Böylece 18 yıl gitti geldi.

“Bu yıl sonrası bir daha gitmeyecem” demişti ama hastalanmış ve vefatı ile Hatice validemizin mezarına konulmuş.

Delile Hanım bildirdiğinde yıkıldım. Nasıl yıkılmazdım benim direğim gitmişti.

Nur içinde yatsın Cenneti âlâda olsun. Âmin

 ***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle

***

Not: Sanayi Mektebi mezunlarının geleneksel yıllık toplantısı 07.07.2019 Pazar günü Kayahan Tesisleri’nde yapılacak. Saat 10.40’da Teknik Lise önünden otobüs kaldırılacak. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi