Av. Aksoy: 4 Bin İnsanın Bilgileri Açıklandı, Örgütler Kazandı

Av. Aksoy: 4 Bin İnsanın Bilgileri Açıklandı, Örgütler Kazandı

İzmir’de yolsuzluk operasyonlarını ortaya çıkaran, daha sonra bir gazetenin kupürleri üzerine haklarında dava açılan ve tutuksuz yargılanan 32 emniyet görevlisinin duruşmasına dördüncü günde de devam edildi. 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde...

İzmir’de yolsuzluk operasyonlarını ortaya çıkaran, daha sonra bir gazetenin kupürleri üzerine haklarında dava açılan ve tutuksuz yargılanan 32 emniyet görevlisinin duruşmasına dördüncü günde de devam edildi. 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davayla ilgili bilgi veren Av. Ali Aksoy, mahkemeye sunulan belgeler ıslak imzalı olmadığı gibi tamamen geçersiz evraklar üzerinden örgüt suçlaması yapıldığını ancak iddia sahiplerinin mahkemeye sundukları ifadelerle suçlamaların kendileri tarafından çürütüldüğü kaydetti. Görülen davalarla birçok gizli görevde bulunan kişilerin bilgilerinin kamuoyuna açıklandığını aktaran Aksoy, bu durumdan en çok kârlı çıkanların terör örgütleri olduğunu söyledi.

'SAVCININ TEK DELİLİ DE ÇÜRÜTÜLDÜ'

Müvekkilinin, savcının iddianamesine göre iki numaralı sanık olduğunu ve örgüt kurup yönetmekle suçlandığını belirten Av. Aksoy, “Davanın ilk duruşmasının 4. günündeyiz. Müvekkilimiz savunmasına başladı. Bu iddianamede 6 kişi örgüt yöneticiliğiyle suçlanıyordu. Bunlardan bir tanesi de müvekkilimizdi. Dünkü süreçte, savcılık aşamasında bize gösterilmeyen ifadeler vardı. Bunlarda üç kişinin, diğer şahıslar hakkında usulsüz dinleme yapıldığına dair kendilerine bir emir ve talimat verildiği noktasında haber olduğu ve savcılığın da tek delili buydu. Örgütle ilgili, savcının tek deliliydi. Dün ve önceki günlerde sürecin bitiminde o şahıslar da kesinlikle bunu yalanladılar. Böyle bir usulsüz dinlemeyi ne kendilerinin yaptığını ne de kendilerine böyle bir talimat verildiğini, kesinlikle usulsüz dinlemenin içinde hiçbir işlem olmadığını açıklıkla söyleyince tabii ki bu davanın tek delili olan ve savcının kumpas çerçevesinde dayanağı olan bu şahsın ifadeleri de aslında böyle bir örgüt olmadığı, usulsüz dinleme veya bununla alakalı emir veya talimat olmadığı ortaya çıkınca, şu an dava çökmüş durumda. Bütünüyle çökmüş durumda. Bu aşamadan sonra mahkemenin görevsizlik itirazımız vardı. Bu görevsizlik itirazı çerçevesinde asliye ceza mahkemesine gönderilmesi gerekir ama tabii mahkemenin kendisi de uzman olduğu için kendisinde görülmesinde de bir sakınca yok teknik olarak fakat algı açısından asliye ceza mahkemesine gönderilmesi, görev yönünden gereklidir.” dedi.

'BU DAVAYA FOTOKOPİ DAVASI DA DENİLEBİLİR'

Müvekkillerinin ıslak imza yerine fotokopinin fotokopisiyle suçlandığını belirten Aksoy, “Şu ana kadar hiçbir aşamada bize ıslak imza ve belgeler gösterilmedi. Islak imzalı belgeler gösterilmediği gibi ıslak imzaların olduğu yer TİB'den, mahkemeler belgeleri talep dahi etmedi. Bize şu an İstihbarat Şube'nin elindeki 3. derecedeki fotokopiler üzerinden yargılama yapılıyor burada. Yani bu davaya, fotokopi davası da denilebilir, çünkü fotokopilerde eksiltilerek, perdelenerek bir kısmı silinerekten, bir kısmı gösterilmeyerekten bir sorgulama sistemi yürütüldü. Mevcut fotokopiyi de tam sunmadan yürütülen bir dava, o yüzden hakikaten fotokopi davası.“ şeklinde konuştu.

'18 MART'TAN ÖNCE DEVLETİN HİÇBİR BELGESİ SIZDIRILMIYORDU'

Devlet eliyle bütün istihbarat belgelerinin kamuoyuna sunulduğunu aktaran Aksoy, “18 Mart 2014 tarihinde Star Gazetesi'nde, bu istihbarat bilgilerinin mevcut İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Daire Başkanlığı tarafından basına servis edilmesinin öncesinde bir tane bile istihbarat belgesi dışarı sızmamıştır. Böyle bir evrak olmamıştır, hattâ bu konuyla alakalı önceki duruşmalarda anlattım, mevcut İstihbarat Şube'nin personeli bir evrakın pencereden uçması, cereyan yapması üzerine 6. kattan düşerek hayatını kaybetti, evrak dışarı sızmasın diye. Üçüncü şahısların, dışarıdaki şahısların eline geçmesin diye. Bu kadar hassas davranılmıştır. Yani bu şu demek, bu insanlar bir tane evrak için canını verirken şu anki mevcut İstihbarat Şubesi, daire başkanlığı ve bunlara emir ve talimat veren kimse, İçişleri Bakanlığı 4 bin tane insanın bütün iç çamaşırlarını ortaya saçmış oldular. Bundan kim kazandı? Örgütler kazandı.“ diye konuştu.

'DELİLSİZ BİR DAVA GÖRÜLÜYOR'

Mahkemeye sunulan iddiaların belgesiz olmayacağını savunan Av. Aksoy, “Delil klasörü diye bir klasör olmaz. Her davanın, her iddianın bir delili olur fakat bizim bu davadaki tek delil şahısların, üç tane memur şahsın aleyhine verdiği söylenen ifadesi olduğu söylenmişti fakat o ifadelerin de olmadığını görmüş bulunuyoruz şu an itibariyle. Dolayısıyla delilsiz bir dava.“ dedi. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.