Ayşe Aslı Duruk

Ayşe Aslı Duruk

Antidepresan ve Mecbure Hanım

Antidepresan ve Mecbure Hanım

Ortada bunu söylemesini gerektirecek hiçbir durum yokken “İkinizi de eşit seviyorum” deyiverdi gelinlerine. Belli ki kayınvalide olmayı ve dahası bu sözü söylemeyi yıllardır beklemişti. O yüzden öyle yerli mi yersiz mi; sebepli mi sebepsiz mi olduğuna bakmadan deyiverdi öyle.

**

Mecbure Hanım’dan söz ediyorum. İsmine gülmeyin. Annesinin 40’ından sonra beklenmedik bir şekilde ‘mecburen’ doğurduğu bir kız çocuğuna bu ismin verilmesi, anlaşılabilir bir durum. Erkek olsaydı ismi Haktan konulurdu muhtemelen. Allah’ın bir hediyesi, lütfu gibi: Hak’tan. Fakat bundan 60 70 sene öncesinde kız çocuklarına pek değer verilmezmiş, biliyorsunuz. E adını ‘Emrivaki’ de koyacak değiller ya! Doğmuş mu size Mecbure bebek?

**

Mecbure Hanım’ın oğulları, onun umduğu ve beklediği gibi 20’lerinde değil de 30’larında evlenince, fazladan gelen bu sevimsiz ve sıkıcı olan 10 yıllık bekleyiş, onun olası kayınvalidelik lügatinde birçok sözcüğün birikmesine olanak tanımış. Dedim ya işte. Durduk yere gelinleri için ağzından dökülen “ikinizi de eşit seviyorum” sözü gibi. Adil kayınvalide… Sanki gelinleri, onun sevgisi için yanıp bitiyorlarmış gibi!

**

Hatta büyük gelinine “İlk gelinler daha fazla sevilir” derken duymuştum onu bir kez. Başka bir gün de o ilkini kulak yerine koymuş ve “boynuz kulağı geçer” demişti küçük gelinine, ona karşı beslediği sevgiyi tarif etmeye çalışırken. Oysa, ohooo! Gelinlerin, bu kayınvalide sevgisine hiç kafa yormadıklarını yakinen biliyorum. Gençliğini kayınvalidesinin evinde geçirmiş olan Mecbure Hanım, onları da şimdi kendi gibi sanıyor olmalıydı.

**

Olsun. Eskiden olsa onun bu politikçe ağız değiştirmelerini ikiyüzlülük hatta kaypaklık ya da döneklik olarak yorumlardım. O zamanlar çok daha acımasızca sıfatları, gözümü hiç kırpmadan insanlara yapıştırmakta bir beis görmüyordum tabi. Deli gençlik… Fakat şimdi bir boş vermişlik mi diyeyim, hoşgörü mü, yoksa, kullandığım anti depresanın etkisi mi, öyle bir tür hafiflik geldi oturdu üzerime. Belki de yaş almanın getirdiği bir nevi olgunlaşmadır bu tabi. Gerçekten. Zira o başta bahsettiğim gelinlerden birisi bendenizim.

**

Büyük olanı mı, yoksa, küçük olanı mıyım, konuyla ilgisi olsaydı söylerdim bunu. Ama bunun konuyla ilgisi yok ki. Konumuz, insanları etiketleyip klasörleyerek rafa kaldırmanın, kişiye anlık olarak yaşatacağı şeytani tatmin ve hazzın, fail için aslında ne kadar zararlı olduğu. Bunu diyecektim asıl. Evet, ‘zararlı’ doğru kelime. E şimdi ben o kayınvalideyi, nabza göre şerbet veriyor diye rafa mı kaldırayım yani? Hem kim bilir, Allah nasip eder de kendim bir gün kayınvalide olursam belki ben çok daha hatalı, kusurlu ve suçlu olacağım?

**

Elmadan armuttan değil, bir insandan söz ederken ‘canınızı sıkıyorsa silin gitsin’ şeklinde pompalanan sözüm ona kişisel gelişim öğretilerinin çoğunu son derece yanlış buluyorum bu bağlamda. Hoşgörüye ve affetmeye ne oldu ki? Bozulan saatleri tamir eden ninelerin ve dedelerin torunları, yani bizler, o saatleri şimdi hiç uğraşmadan hemen çöpe atar mı olduk? Kin duymayı ve öç almayı körükleyen, insanlar için kullanılan o ‘silin gitsin, ezin geçin, hayatınızdan atın’ öğretileri atalarımızın kemiklerini sızlatıyor olmalı bu yüzden.

Amaaan! Alın bir antidepresan ve yaş almanın yüzünüze getirip bıraktığı o olgunluk ve bilgelik çizgilerini kutlayın o yüzden siz şimdi iyisi mi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayşe Aslı Duruk Arşivi