Anti Kapitalist Müslümanlar
Taksim Gezi Parkı eylemlerini destekleyen Antikapitalist Müslümanlardan biri, geçen hafta Gezi Parkı eylemlerini anlatmak için katıldığı CNN’de şöyle dedi: Sayın Erdoğan Bakara Süresi’nin 275, 276, 278,279. ayetlerini okumuyor mu? Allah faizle iştigal edenlere savaş açmaktadır. Türkiye’de çalışanların ekseriyeti asgari ücretle çalışmaktadır. Sunucu soruyor gence, “Sen şeriatçı mısın?” Genç, şeriattan ne anladığına bağlıdır, diye cevap vermiştir.
Söz konusu ayetlerin meali şöyledir: “Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, "Alış veriş de faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbi’nden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah'a kalmıştır. (Allah onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır. (Bakara: 275)
Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah hiçbir günahkâr nankörü sevmez. (Bakara:276 )
Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır. (Bakara:278 )
Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasulü ile savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur. (Bakara: 279)
Anti Kapitalist Müslümanlar, Gezi Parkı eylemlerine katılmalarının gerekçesini şöyle anlatmaktadırlar: Doğanın talan edilip sermaye sınıfına peşkeş çekilmesine karşıyız; toplumun bütün farklı kesimleriyle bir arada olup, kardeşliğin ve birliğin tesisi için elinden geleni yapmaya çalışmıştır.
Biz sadece otoriteyi ve sermayeyi elinde bulunduranlara karşı; adaletin, özgürlüğün ve eşitliğin mücadelesini yapıyoruz. Ne Kazlı Çeşmedeki yoksul, dindar annelerimizin hakir görülmesine, ne de Taksim Gezi Parkı süresince onurlu bir direniş ortaya koyan halkların din karşıtlığı üzerinden ötekileştirilmesine müsaade ederiz.
Muhterem Başbakan Erdoğan onlara şöyle cevap vermiştir: 2002 yılında görevi devraldığımızda gösterge faiz yüzde 63'tü. 116 milyar lira bütçemiz vardı. Şimdi bunlar kapitalizmin karşısında değil mi? Kapitalizmin en önemli sömürü aracı faiz ise. Onlara cevap veriyorum: Bu bütçenin 52 milyar lirası yani yüzde 45'i faiz harcamalarına gidiyordu. Yani benim vatandaşımın verdiği her verginin 100 lirada 45 lirası faiz lobisine gidiyordu. Toplanan verginin yüzde 85'i faize gidiyordu. Bugün yüzde 15'i gidiyor. Türkiye bütçesi bugün 404 milyar lira oldu. Faiz harcaması 53 milyar dolar oldu. 10 yılda Türkiye'nin faizi yapmak için yaptığı tasarruf 642 milyardır. Milletin parası bu. Eğer bugün de öyle olsaydı 642 milyar lira faiz lobisine gidecekti.
Sayın Başbakan’ın ekibiyle kapitalizmi yıkması düşünülemez. Bütün Müslümanların el birliğiyle yıkılacaktır, ama bugün ama yarın, bunda kimsenin şüphesi olmasın; kapitalizm er geç yıkılacaktır. Çünkü faizde alın teri yoktur, emeği sömürmektedir.
Antikapitalist Müslümanların kapitalizmle kol kola olmalarına rağmen kapitalizme karşıymış gibi bir tavır içerisine girmeleri doğru değildir. Yarın Hizbullah gibi durumları ortaya çıkacaktır, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Müslüman’ın kapitalisti olmaz; dolayısıyla Müslümanlardan bir zümrenin kendisine, antikapitalist Müslümanlar, demeleri sakıncalıdır; vazgeçilmesi gerekir. Türkiye’de resmi ideolojinin, PKK’nın karşısına dikmiş olduğu gençlere “Hizbullah” demesi gibidir. Hâlbuki bütün dünya Müslümanları Hizbullah’tır. Yani Allah taraftarıdır.
Resmi ideoloji, Hizbullah ismini verdiği zümreyi PKK için kullandıktan sonra paçavra gibi aldı- attı, öldürebildiğini öldürdü, bir kısmını da hapse attı. Biz bu durumun zaman zaman “gayretullah’a” dokunduğunu yazdık, bu isimden vazgeçilmesini söyledik. Resmi ideoloji bu kavram gibi diğer 44 kavramı yasaklayınca da halkımızı bilgilendirmek için ANLAMLARINI YONTTUĞUMUZ KAVRAMLAR adlı bir kitap yazdık (Kardelen Yayınları)
Resmi ideoloji, “Hizbullah” kavramını kullanarak bir taşla iki kuş vurmuştur: Biriyle PKK’yı yıpratmıştır. İkincisiyle Müslüman demek, terörist, demektir, öyleyse resmi ideolojiye sımsıkı sarılın, mesajını vermiştir. Resmi ideoloji görünürde kârlı gibi ama bunun hesabını Ergenekon vasıtasıyla vermektedir, daha da verecektir.
Resmi ideoloji, PKK’ya karşı Hizbullah’ı kullandıktan sonra sırtından attığı gibi antikapitalist Müslümanları da mevcut hükümete ve samimi Müslümanlara karşı kullandıktan sonra sırtından atacak ve Hizbullah’ın durumuna düşürecektir; bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Resmi ideoloji, şu anda Hizbullah’ın görüntüsünü antikapitalist Müslümanların sırtında görüntülemek istemektedir. Bakın, bu zihniyet, namazı bir ritüel olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla samimiyetsizlik ve bilgi kirliliği vardır.
Sonuç olarak diyoruz ki, Hizbullah gibi Allah’ın rızasına uygun olmayan bütün çıkışlar hüsranla sonuçlanacaktır ve resmi ideolojinin iç yüzünün ortaya çıkmasına sebep olacaktır; sonuçta İslam ve Müslümanlar kazanacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.