Ankara kulislerinden çok kritik koalisyon görüşleri
2015 genel seçimlerinin ardından her geçen farklı bir tartışmayla tekrar tekrar gündeme gelen koalisyona ilişkin net bir tablonun çizilmemesi dolayısıyla, Ankara kulislerinde çok çarpıcı iddialar ve itiraflar gün yüzüne çıkıyor.
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, bugün Habertürk'te yayınlanan "Partiler, ‘gerekçeli bildirge’ yazıyor" başlıklı yazısında, koalisyona ve partilerin tutumlarına ilişkin edindiği kulisleri ve ismini açıklamadığı bazı siyasilerin 'itiraf' niteliğindeki açıklamalarına yer verdi.
PARTİLER KOALİSYON KONUSUNDA NEDEN UZLAŞMAZ BİR TUTUMDA?
Sarıkaya, Ankara’da istisnasız bütün partilerin “Sorumluluk bende değil” oyunu için sahne hazırladığını; "herkesin yeni bir seçimin gerekçeli bildirgesini" hazırladığını ve dolayısıyla koalisyonun mümkün olmaması durumunda da erken seçimin kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Sarıkaya'ya göre, partilerin bu tavrı 'yeniden seçim ihtimaline karşı “Ben uğraştım ama öbürüne kabul ettiremedim' demenin yolunu hazırlamak' anlamına geliyor.
ESKİ AK PARTİLİ BAKANDAN 'İKTİDAR' İTİRAFI
Sarıkaya, 'AK Parti’nin kuruluşunda da yer almış, adının yazılmasını istemeyen eski bakan' dediği kaynağının, “Çıkardığımız yasaların ve yaptırımların bir gün bize karşı uygulanabileceğini öngöremedik. AK Parti iktidarımız bitmez sandık. Dilerim muhalefette kalırız ve o yaptırımlar bize de uygulanır. İşte o zaman gerçek parti oluruz..." dediğini yazdı.
İŞTE ANKARA KULİSLERİNDEN KOALİSYON ÇIKIŞLARI
Sarıkaya, 'Ankara’nın en sağlam kulis yerlerinden biri' olarak nitelediği 'yabancı ülkelerin resepsiyonları'ndan İngiltere Büyükelçisi’nin verdiği resepsiyonda, önemli isimlerden edindiği bilgiler ışığında, koalisyon modellerinin iki ana aks üzerinden yürüdüğü tespitini yaptı. Sarıkaya'ya göre, iki akstaki, AK Parti ve CHP’nin kilit partisi ise MHP...
İşte Sarıkaya'nın o yazısından çarğıcı satırlar:
(...)
AK Parti aksında üç model var: CHP veya MHP ile koalisyon veya HDP’nin içeriden veya dışarıdan desteğiyle oluşacak hükümet.
AK Parti, HDP’nin içeriden veya dışarıdan desteğindeki hükümetin kendisi açısından yaratacağı sıkıntıyı görüyor; talep etmiyor.
HDP ile dayanışmanın toplumsal tabanındaki milliyetçi oyların, batıda kaçışa yol açacağından kaygı duyuyor.
MHP ise 17/25 Aralık soruşturmasının yargıya taşınması, Cumhurbaşkanı’nın Anayasal sınırlar içine çekilmesi ve Saray’ı boşaltması başta olmak üzere ağır şartlarının kabulü halinde AK Parti ile hükümet olabileceğini söylüyor.
"MHP PAZARLIK KOZUNU YÜKSEK TUTUYOR"
Aslında MHP aynı toplumsal tabana hitap eden koalisyonlardan, küçük partinin zararlı çıktığını bildiği için pazarlık kozunu yüksek tutuyor.
"TOST ARASI YAPARLAR..."
CHP aksında ise durum farklı, en büyük arzu MHP’nin içeriden veya dışarıdan koalisyonuyla oluşacak CHP azınlık hükümeti.
Bu modelde CHP’nin, MHP ile sınırı, süresi belli, siyasi her kuralı kamuoyu önünde imza altına alınmış protokol yapması öngörülüyor.
Ancak bu formül için MHP’nin yanında HDP’nin dış desteği de gerekiyor; o zaman da MHP yanaşmıyor.
Partide dillendirilen, “Biz desteği verelim, CHP eksiğini nereden karşılarsa karşılasın, bizim sorunumuz değil” yaklaşımları da MHP yönetiminde kabul görmüyor.
CHP’deki, AK Partili koalisyona karşı duruş ise en üst seviyesine ulaşmış bulunuyor.
Böyle bir koalisyonun “AK Parti hakkında ileri sürdükleri tüm iddiaları üstlenmek anlamına geleceğine” vurgu yapılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AK Parti bürokrasisinin arasında “CHP’nin tost arası olması” ihtimaline dikkat çekiliyor. “DYP-SHP koalisyonunda bize düşen 13 bakanlıktan 5’inin müsteşarını bile değiştiremedik” anımsatmasında bulunuluyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.