Altan: Her alanda çıldırmışlık hali var
Ülkede ekonominin kötüye gittiğini kaydeden Altan, banka batırma çabalarıyla ilgili olarak ‘‘ekonomiyi çökertir’’ uyarısında bulundu. Altan, son dönemde artan iş kazaları için de ‘‘Bunun adı cinayet ekonomisidir. Türkiye’nin Soma’laştığını söyleyebiliriz’’ şeklinde konuştu. Türkiye’nin önde gelen iktisatçılarından Mehmet Altan, gündeme ilişkin GriHat’a çarpıcı açıklamalarda bulundu:
MÜTEAHHİTLERİN ALTIN, İŞÇİLERİN EN KARA DÖNEMİ
‘‘Çıkar kanı üstünden para kazanmaya yönelik sistem oluşturulmuştur Türkiye’de. Müteahhitlerin altın dönemidir. Ve bu süreç tamamen, iş kazalarını ortadan kaldırmadan, buna gerekli yatırımı yapmadan sürdürülmektedir. Yani bir nevi Türkiye’nin Soma’laştığını söyleyebiliriz. Soma’da baktığımız vakit üretim arttı, maliyet düştü gibi gözüküyordu ama aşağıda 301 ceset çıktı. Aynı mantıkla müteahhitlerin altın dönemini yaşadığı, işçilerin de en kara dönemi olarak anılacak dönemin doğal ve hazin ağır faturaları.
HER ALANDA SOMALAŞMA DURUMU
Türk ekonomisi yapısal sorunlarını çözmemiş, ihtiyacı olan parayı üretemeyen, küresel bolluktan yararlanan ve o küresel bolluktan elde edilen borçlanmayla gelen parayla bir makyaj tazelemesi yapan, müteahhitlere para kazandırarak siyasetin finansmanını sürekli hale getiren bir yapının sonuna gelmiş vaziyette. Bu görüntü aslında, Soma’daki faciada çok acı bir biçimde ifade edildi. Türkiye’nin üretim anlayışı, yönetilme biçimi, geldiği nokta ve bütün alanlarda Somalaşma durumu var.
DIŞARISINDA SİYASAL İSLAM SOSU, İÇERİSİNDE KUPON ARAZİLER
Meseleleri özünde çözmemek, yapısal sorunlara el atmamak, Türkiye’yi demokratikleştirmemek ve mevcut vesayet sistemini dışarıda bir siyasal İslam sosuyla ve dini istismar ederek, içerde de korkunç bir yolsuzluk, rüşvet, yönetememe, her türlü skandala açık, dışarısında siyasal İslam sosu, içerisinde kupon araziler ve ‘paraları sıfırlayın’ anlayışının hüküm sürdüğü rejim ve toplum yaratma arzusu Türkiye’yi gittikçe artan bir şekilde bir belaya doğru sürüklüyor.
EKONOMİ ÇÖKER
O kadar büyük bir kuralsızlık, yasaları hiçbir şekilde dinlememek, bir kişinin istediği gibi 80 milyon insanı tornadan çıkmış gibi şekillendirmeye kalkması, bir çıldırmışlık hali… Bunu her alanda görüyoruz. Aynı zamanda Bank Asya meselesi de hukuk kurallarının, anayasa kurallarının yok edilmesi gibi piyasanın da yok edildiğini gösteriyor. Bu tabii aynı zamanda dış dünyayla olan en önemli girift ilişkinin olduğu ekonomiyi, zaten göstergeler açısından hiç parlak olmayan yapısını, çok hızlı çökertir. Bir cumhurbaşkanının bir bankayı batırmaya çalışması, yeryüzünde kendisine demokratik, laik, piyasa ekonomisi ile yönetilen ülke iddiasındaki bir mekanda rastlanabilecek bir mesele değildir.
BÜYÜK BİR ÇÖKÜŞE DOĞRU GİDİYORUZ
Üstelik IŞİD gibi mesele var, bütün dünya ellerindeki belgeleri kenarından ucundan yayınlamaya başladı. Dünyadan kopuk ‘yedi düvele posta koyuyoruz, Müslüman olduğumuz için üstümüze geliyorlar’ yalanıyla, riyakarlığıyla örtülemeyecek bir büyük çöküşe doğru gidiyoruz.
EKONOMİ KÖTÜYE GİDİYOR
Ekonomi şundan dolayı kötüye gidiyor: Amerika düzeldiği vakit, Türkiye yapısal sorunlarını çözmediği için kötüleşiyor. Yani bugüne kadar sürekli büyümenin temelinde iki tane önemli mesele vardı. Bir; AK Parti’nin başarı gösterdiği, Derviş’in kurallarına riayet ederek kamu maliyesini dengede tutması. İkincisi; 2008’in sonrasında ortadaki muazzam para bolluğu. Fakat bunu yapısal konuları düzeltmek için düzenlemediler. Mesela okullardaki eğitimi şekillendirmek, nitelikli hale getirmek yerine İmam hatipli yapmak gibi tercihler peşinde koştular, inşaattan başka bir şey yapmadılar, AVM’den başka bir şey yapmadılar. Çok yapısal, temel konulara dokunmadılar. Şimdi o para bolluğu bitiyor. Aynı zamanda, cari açığı ancak temel yapısal dönüşümle giderebilirdik. Yani ihtiyacımız olan parayı yeryüzünden, gerçekten yeryüzünün parasını kazanabilecek bir rekabet, üst düzey nitelikli bir yönetimle sağlayabilirdik. Onu da yapamadık. Onun için bütün göstergelerde, Amerika’nın ekonomisi iyileştikçe, Türkiye’nin ekonomisi kötüleşiyor. Muhtemelen bu anlayışla, cumhurbaşkanının banka batırma peşinde koştuğu bir ülkede daha da korkunç bir noktaya doğru gidecektir.
ALENEN SUÇ
Hiçbir demokratik hukuk devletinde olmayacak bir büyük garabetin içinde yuvarlanıp duruyoruz. Cumhurbaşkanının kalkıp bir bankaya ‘o batmış’ demesi, alenen suçtur. Ama o kadar büyük suçlar işlendi ki, onlara bir eksik bir fazla önemli değil. Bunlar, Türkiye eğer sağlığına kavuşacaksa yargıda hesabı görülecek suçlardır.
PARA DÜNYASI YOK OLUR
Banka batırmaya kalktığınız vakit, o sistem ayakta kalamaz. Bu kadar dış dünyaya muhtaç olduğu bir ülke burası. Petrol yok, doğalgaz yok. Ancak dışarıdan para geldiği vakit kendisini düzenleyebiliyor ve bu paranın gelmesi için ilk önce bir hukukun olması gerekiyor. Yani insanların buraya yatırım yapmak için buranın ilkeleri olduğuna, birisinin kafasına kızdığı vakit bir şekilde bu meseleleri istediği şekilde dönüştüremeyeceğine, kimsenin bir şekilde keyfi hareket edemeyeceğine güvenmesi lazım. Bu güven ortadan kalktı. O güven kalktığı vakit para dünyası yıkılır, kırılır, yok olur.
EKONOMİYİ VE TOPLUMU ÇÖKERTİR, SİZİ KURTARMAZ
Peki, 17-25 Aralık olmasaydı batmış mıydı? O zaman niye gereğini yapmadınız? Herkes biliyor ki, Bank Asya ile olan mesele, 17-25 Aralık’ta ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet hadisesiyle ilgili bir öç alma meselesidir. Şimdi siz akıl dışı, hukuk dışı, kural dışı, üstelik de kendinizle ilgili çok ciddi iddiaları ortadan kaldırmak için böyle bir noktaya savrulduğunuz vakit bu hem ekonomiyi çökertir hem toplumu çökertir hem de sizi kurtarmaz.
BANKACILIK SİSTEMİNİ BATIRIYORLAR
Bence Türkiye’deki bankacılık sistemini batırıyorlar. Batık banka var, yok tartışmasının önemi yok. Bir cumhurbaşkanı, 17-25 Aralık sürecinin öcünü almak için durup dururken bir bankayı batırmaya bu kadar odaklandığı vakit o ülkede bankacılık sisteminden söz edilemez.’’
Grihat.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.