Alemlerin Rabbi, rahman ve rahim olan Allah’a (c.c.) hamdolsun. Kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa rehber olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’e salat ve selam olsun. “(Resulüm!) Biz seni alemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya Suresi 107)

Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimizin (s.a.v.) dünyaya gözlerini açtığı ay olan Rebiulevvel ayındayız. Yetim olarak dünyaya gelen, öksüz büyüyen Sevgili Peygamberimiz, (s.a.v.) gençlik dönemlerinde Hılfü’l Füdul Cemiyeti ile zulme ve haksızlıklara karşı mücadele etmiştir. Gariplerin, düşkünlerin derdiyle dertlenen Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dürüstlükten hiç taviz vermemiş ve “El Emin” lakabıyla bilinir olmuştur.

Hz. Muhammed’e (s.a.v.) alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.) tarafından Miladi 610 yılında Peygamberlik vazifesi verilmiştir. Ve her bir ayeti Allah (c.c.) kelamı olan Kur’an’ın nüzulü 23 yılda tamamlanmıştır. Tebliğ vazifesine en yakınlarından başlayan Hz. Muhammed, (s.a.v.) insanları, karanlıktan aydınlığa, inkardan imana, isyandan İslam’a, zulümden adalete davet etmiştir.

Hz. Muhammed’i (s.a.v.) tanımanın, onun sîretini öğrenmenin, onunla aynı şehirde yaşamanın, onunla akraba olmanın yetmediğini biliyoruz. İman etmedikten sonra kronolojik siyer bilgisinin faydasının olmayacağını da biliyoruz. Asıl önemli olanın, onun Resul oluşuna şehadet etmek olduğunu idrak ediyoruz. Bu doğrultuda, ziyana düşenlerden olmamak için Hz. Muhammed’in (s.a.v.) kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa rehber olarak gönderildiğine iman ediyoruz.
“Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu (Peygamberi) kendi öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyana sokanlar var ya, işte onlar inanmazlar.” (En’am Suresi 20)

* * *

Allah’a (c.c.) karşı gelmekten sakınan inançlı insanlar olarak Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ne verdiyse onu alıp, neyi de yasak ettiyse ondan sakınıyoruz. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) emir ve yasaklarını, söz, fiil ve takrir hayatımızda uygulamamız gerektiğine inanıyoruz. Onun bir insan olduğunu, aynı zamanda da son Resül olduğunu bilerek “O, ne söylediyse doğrudur.” teslimiyetiyle onu tasdik ediyoruz. “Biz, o Peygambere şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.”(Yasin Suresi 69)

Namazlarımızı sünnet üzere kılan inançlı insanlar olarak günlük yaşantımızın her anında Peygamber Efendimizi (s.a.v.) rehber ediniyoruz. Bu minvalde aile, akrabalık ve komşuluk ilişkilerimizde onun güzel ahlakını kuşanıyoruz. Çünkü biz Kerim Kitabımıza iman ediyoruz:“Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab Suresi 21)

“Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının.” (Haşr Suresi 7) ayetinden haberdar olan inançlı insanlar olarak Peygamber Efendimize (s.a.v.) itaatin “Allah’a karşı gelmekten sakınmak” manasına geldiğini biliyoruz. İşte bu nedenle de Peygamber Efendimizin (s.a.v) ahlakını, adaletini, sözünde ve alışverişindeki doğru sözlülüğünü, dürüstlüğünü, cömertliğini, mertliğini kendi yaşamımızda uyguluyoruz.

* * *

Her birimiz Allah’a (c.c.) ve Resulüne iman ediyoruz. Bu imanla birlikte kendimize, ailemize, komşularımıza, arkadaşlarımıza, şehrimize, memleketimize, Müslümanlara ve tüm insanlığa karşı sorumluluklarımızın olduğunu da biliyoruz. “De ki: Allah´a itaat edin; Peygamber´e de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber´in sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğ görevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da size yüklenen (görevleri yerine getirmeniz) dir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygamber´e düşen, sadece açık seçik duyurmaktır.” (Nur Suresi 54)

Gözbebeğimiz evlatlarımızın, sizlerin ve bütün İslam Aleminin Mevlid-i Nebi haftasını tebrik ediyorum. Allah’a (c.c.) emanet olunuz.

Not: Devamı yarın inşallah.