Alacak Davası 10 Yılda Biten İşçiyi, Aym Haklı Buldu Ama Tazminat Vermedi

Alacak Davası 10 Yılda Biten İşçiyi, Aym Haklı Buldu Ama Tazminat Vermedi

Bireysel başvuruları karara bağlayarak mağduriyetlerin önüne geçen Anayasa Mahkemesi (AYM), 9 Mart 2004'te alacaklarının tahsili amacıyla açılan alacak davasının 10 yılda neticelendiğini belirterek, hak kaybına uğradığını iddia eden...

Bireysel başvuruları karara bağlayarak mağduriyetlerin önüne geçen Anayasa Mahkemesi (AYM), 9 Mart 2004'te alacaklarının tahsili amacıyla açılan alacak davasının 10 yılda neticelendiğini belirterek, hak kaybına uğradığını iddia eden işçiyi haklı buldu. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar veren Yüksek Mahkeme, işçinin 44 bin 665 liralık maddi tazminat talebini ise reddetti.

İstanbul'da ikamet eden K.E., 9 Mart 2004'te Bakırköy 2. İş Mahkemesi'ne müracaat ederek, işçi alacaklarının tahsili amacıyla alacak davası açtı. Bakırköy 2. İş Mahkemesi, 29 Nisan 2008'de verdiği kararla davayı reddetti. İşçinin temyizi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 29 Kasım 2010'da verdiği kararla yerel mahkemenin kararını bozdu. Mahkeme, bu kez bozma kararına uyularak yapılan inceleme sonucu, 17 Nisan 2012'de verdiği hükümle davanın kısmen kabulüne karar verdi. Bu kez kararı davalı şirket temyiz etti. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 26 Eylül 2012'de verdiği kararla mahkemenin kararını onadı. Onama ilamı K.E.'e 23 Ocak 2014'te tebliğ edildi. K.E., Bakırköy 2. İş Mahkemesi'nde açtığı alacak davasında makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek, tazminat talebiyle 3 Şubat 2014 tarihinde AYM'e bireysel başvuruda bulundu.

HAK İHLALİ VAR AMA TAZMİNAT YOK

Yüksek Mahkeme tarafından yapılan değerlendirmede, iş hukukuna dayalı alacak davasının hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzak olduğuna dikkat çekildi. Raportör tarafından yapılan değerlendirmede şu ifadelere yer verildi: "Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usulü haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Anılan davanın başvurucu açısından taşıdığı değer ve başvurucunun davadaki menfaati dikkate alındığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu sekiz yıl altı ayı aşkın yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır. Başvurucunun, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, makul sürede yargılama yapılmadığı için ıslah edilemeyen ve zamanaşımına uğrayan prim alacakları, faiz ve yargılama giderleri toplamı olarak 44 bin 665 lira maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir. Başvurucu manevi tazminat isteminde bulunmadığı için bu konuda değerlendirme yapılmamıştır."

Başvuruyu karara bağlayan AYM, işçinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilebilir olduğuna, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmederken, başvurucunun tazminata ilişkin taleplerini geri çevirdi.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.