Akil Siz Siniz… !
Kuklalar ortaya çıktığında, sahnenin gerisindeki seyirciler susar ve dinlemeye başlarlar. Bir orta oyunudur sergilenen, ortak bir oyunun perdeye yansıması ve içimizdeki ruhu dondururcasına bizi güldürmesidir.
Gözyaşlarımızı ve gülücüklerimizi yanaklarımızın masasında nikah şahidi yapmaktır.
Mutlu ve mesut bir yüz dileriz kendimizden, aklımızın imzası ve imhası atılırken.
Gündem defterine… Sözler dökerken, paleontolojik çağlarda kalmış akıllarımız, aslında başlıyor dediğimiz oyun çoktan bitmiştir de haberimiz yok.
“Bölge” ve “Süreç” söylemlerine endekslenmiş bir despotizm depolanması içerisindeyiz. Sürekli beynimizin çöplüğüne artıklarını bırakan, günü ve gündemi değerlendirmek adına gelecekten kaçan. Geçmişe dönme hevesinde bugünün girdabında boğulan bir zihin yapısına, aklımızın tapusunu vermiş ve zihnimizin kapusunu sonuna kadar başkalarının doldurduğu bir ahıra çevirmişiz.
Abd’de pişen bize düşüyor. BOP’un topu olmuş İsrail ile ABD arasında pas trafiğindeki hareketlilik, şimdi APO’nun ayağında sektirmesiyle baya bir hareketlendi.
Kaale almadığımız, umursamadığımız, TV’den izlemlerle izlediğimiz bu süreç denen sürüngenlik kalemize “GOL” olarak girecek. “Kol kırılacak, ama bu sefer yen içinde kalmayacak.”
Kendini ortaya koyduğunu açık dille dile getiren, iktidar, vizyon ve televizyon sayesinde insanlara “Kan Duracak” “Analar ağlamayacak.” Mesajını son damlasına kadar dillendirecek.
Altmış üçmüş, çok önemli değil konumları “O Akiller” sadece halka anlatacak, eleştirileri rapor edeceklermiş. Bunlar hikaye, bu “AKİL İNSANLAR” komisyonun fikir babası kimdir biliyormusunuz?
Başbakan mı dediniz..! Hayır efendim o değil..!
Fikir babası “APO” 2000 yılından beri cezaevinden gönderdiği mektuplarda “Kürt sorununun çözümü için “Akil insanlar” komisyonunun kurulması gerektiğini söylüyordu.
Direktifi direkten dönmesi gerekirken, Dolmabahçelerde doldurulmuş ve dondurulmuş insanlarla birlikte masa etrafında şekillendi. “76 Milyonu temsil ediyorsunuz.” diyerek 63 insanın görev startı verildi.
ABD ve İsrail’in attığı bu taşı, CİA ve MOSSAD’ın eğittiği ve büyüttüğü bu taşı, ülkemizin kuyusundan bu 63 Akilli çıkarabilecek mi?
16 Mayıs’ta yenecek olan Beyaz Saray yemeğinin menüsünde “Beyaz Et” mi olacak, yoksa yemekten ve kanlı dişlerini geçirmekten hoşlandığı “Demokrasi üstü, Müslüman” mı yenecek.?
ÇÖZÜM NEDİR?
Tarihi tahir olan bir toplum ve medeniyetin intiharı olarak kurulan, Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Merkeziyetçiliğine başkaldırının diğer adıdır. Kurtuluş Savaşı'nı yapan millet, bir cumhuriyet kuracağız diye savaşmamıştır. Vatanımızı milletimizi, ırzımızı, namusumuzu, bayrağımızı ve inancımızı koruyacağız diye savaşmıştır.
Irklar farklı olsa da, vatan bir, namus bir, bayrak bir inanç birdir. Ve bir olana inanlar, birdir.
Bir katilin gelip, öldürdüklerini defnetmesi, onu imam statüsüne yükseltmez… Katillerin elinden geliyorsa bir barış, bunun adına asla barış denmez.
Ve çözüm kısa ve öz şudur…!
*Platonik ve Politik sevgilerden ve aşklardan, vazgeçip özüne dönmektir.
*ABD ve İsrail’in kucağından inerek, kendi ruhuna, özüne ve aklına değil, dünyanın sitemini kuran hegomanyanın, manyaklaşmış ve mayası bozulmuş gölüne değil, kendi gönlüne maya çalmaktır.
*Dünyadaki en güçlü insan yapıştırıcısının ve yatıştırıcısının İNANÇ olduğunu hatırlamaktır.
*Varlığını göstermek için ırkını ön plana koymak, en büyük necasettir. Ve en hakiki siyaset “Kardeşçe sevmektir.”
*“Ahlak ve Maneviyat” deformasyonuna uğramış insanlara, tekraren “Ahlak ve Maneviyat” kalkınmasını telkin etmektir.
Uyar ve dikkate alırsanız AKİL SİZ SİNİZ…
Uymaz ve izlemeye devam ederseniz AKILSIZSINIZ…!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.