Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Ahlâksızlık ve edepsizlik

Ahlâksızlık ve edepsizlik

Türkiye bu hafta ahlaksızlık ve edepsizlikte sınır tanımayan 2 vahim olayı yaşayarak bir anlamda geçmişinden ve kendi özünden kopuşu yaşadı.

Ahlaksızlıkta sınır tanımayan kimliksiz ve şahsiyetsizliklerini hemcinslerine şehvet duymakla ifade etmeyi seçen birinci gurup Lût Kavmi’nin artıkları olarak tarif edebileceğimiz güruhtur.

Yaratılış gereği en üstün varlık olarak tanıdığımız insan fıtratını bir nevi hastalıkta diyebileceğimiz bu sapıklık düşüncesi mensupları bir kez daha İstanbul’da yaptıkları güya valilikçe yasaklanan ama fiilen yapılan bir yürüyüşle cibilliyetlerini ortaya koymuş oldular.

Milletimizi her zamankinden daha çok rahatsız ettiğine inandığımız bu hayvani hislerini ortaya dökmekten çekinmeyen güruhun yürüyüşleri her seneki gibi fiilen yasaklanacak fiilen engellenecek diye bekleyenleri hayal kırıklığına uğramış gözükmektedir.

Sözde muhafazakâr demokrat bir iktidar var diye ahlaktan, faziletten, erdemden bahseden hatta dini yaşantının arttığını iddia edenlerin hayal kırıklığına uğramaları ilk defa olmuyor elbette.

Ortada bir muhafazakâr kesim var elbette.

Ama neyi muhafaza ettikleri konusunda rivayetler muhtelif.

İktidar partisi mensupları dindarlığın ve inançlı kesimin muhafazasını beklerken esasında iktidar inanç ve yaşayış olarak kendinden olmayan bu kimliksiz ve şahsiyetsiz gurubun muhafazasını yapmaktadır.

Bunu tespit için uzağa gitmeye gerek yok.

Her ne kadar zina konusunda suçu Anayasa Mahkemesine İstanbul Sözleşmesi ve İkiz Yasalar konusunda ise suçu kendilerinden önceki iktidara atmakla kurtulduklarını zannedenler esasında ilk darbeyi şimdiki Cumhurbaşkanının Başbakanlığı döneminde AVRUPA BİRLİĞİ İSTEDİ DİYE ZİNAYI SERBEST BIRAKMAKLA YANLIŞ YAPTIK sözüyle yemişlerdi.

Sonraları kendilerinin de şikâyet ettikleri yasa ve sözleşmelerin kendi iktidarları döneminde TBMM’de yapılan firesiz oylama ile yürürlüğe girdiğini öğrendiklerinde ise asıl çöküntüyü yaşamışlardır.

Unutanlarla, hatırlamayanlarla ve sürekli olarak kandırılmayı alışkanlık haline getirenlerle birlikte hatırlayalım:

TBMM 24 Kasım 2011'de tarihinde kendi içinde nadir görülen bir uzlaşmaya sahne oldu ve o gün tam ismi Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporlarını yani kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen kanunu kabul etti.

AKP, CHP, MHP ve BDP milletvekillerinin 246 kabul oyunu tamamlayacak şekilde Meclis'teki yerlerini alması ile partilerin sözleşme üzerinde sağlanan görüş birliğinden memnuniyet duyulduğu düşünceleri ile olan oldu ve 246 kabul, sıfır ret oyuyla edilmiş oldu.

TBMM’de daha önce de böyle sıfır red oyu ile bazı kanunlar kabul edilmişti.

Tıpkı NATO'ya girişimizdeki 404 kabul oyuna karşılık sıfır ret oyunda olduğu gibi.

Veya IMF'ye girişimizde kullanılan 305 kabul oyuna karşılık sıfır ret oyu kullanılması gibi.

Daha böyle sayılacak sıfır ret oyu kullanılan huşular var TBMM’de.

Lût kavminin artıkları olarak gördüğümüz Sodom ve Gomore ve Pompei’nin kimliksiz şahsiyetsiz ve cinsiyetsiz çocukları için TBMM’de kabul edilen bu kanunla ilgili tereddütleri olanlar 24 Kasım 2011 tarihinde yapılan TBMM’nin  23. Birleşimi, 5. Oturumunda görüşülen İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin yapılan konuşmaları ve oylama sonuçlarını TBMM'nin https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d24/c005/tbmm24005023.pdf?fbclid=IwAR1OthEtNTK9zW5rn_naWLfUhj4ejwxKCIeiEWYZRGJZkHyINR4ATN_hG24 

adresli sayfasından sözleşme metni ile birlikte okuyabilirler.

Bu metni dikkatlice okuyanlar eminiz ki feminizmle İslam’ı Bağdaştıramadıkları gibi Muhafazakâr Demokrasiyle İslam’ın da bağdaşamayacağını bir kez daha görecekler.

Fıtratlarını inkâr eden bu ahlaksız güruhun yanında yine kendini inkâr durumuna gelen diğer iki edepsiz kişilik ise SP’yi Ergenekon örgütünün dinci ayağı olarak tanımlayan milletvekili eskisi ile yaptıkları ilk toplantıda kendi maaşlarını 19.750.-TL ye yükselttiklerinden dolayı tenkitte bulunan insanları edepsizlikle suçlayan eski meclis başkanıdır.

Aslında fıtrata karşı gelen ahlaksız güruh ile insanlara 2020 TL’li bir asgari ücreti layık görenlerin edepsizlikte birbirlerinden çok da farkları yoktur.

Zina yasağının tekrar uygulanması başta olmak üzere aileyi ifsat eden ve ahlaksız birliktelikleri meşrulaştıran diğer tüm kanun ve diğer mevzuatların fesih edilmesi konusunda ümidimizi korumak istiyoruz.

Aksi durumda Lût kavminin başına gelenleri hatırlamak yeter. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi