Önce hakemlerden başlayalım.

Ligin son haftalarında hakem hataları iyice arttı. Hatta, adeta ikiye katladı.

İşte Rizespor-Galatasaray maçı. Hakemin yönetimi ortada.

Kayserispor-Kasımpaşa maçında ev takımın ilk golünden önce faul var. O atak gitti gol oldu.

Konyaspor-Trabzonspor maçı: Hakemler evlere şenlik.

Halis Özkahya, elinden gelse herkesin gözü önünde maçı alıp Trabzonspor’a verecekti.

Atiker Konyasporlu futbolcunun yerde yatarken, zor pozisyonda topun eline çarpmasına penaltı diyor. Ama, Jahoviç’e yapılan hareketi es geçiyor. Ya Yusuf’un yaptığı kasti faule ne demeli. Direkt kırmızı kartla cezalandırılması gerekene hareket sarı kartla geçiştirildi.

Orta hakem yapar da yan hakem geri kalır mı?

İlk yarıda yeşil-beyazlı takımın Ömer Ali ile geliştirdiği bir atak varki, golle sonuçlanmaması mucize olurdu. Ama, yan hakem topun çıktığına hükmederek aut atışını gösterdi.

Çok yazık. Kimden, neden korkuyorsunuz be hakemler.

Şunu apaçık söyleyeyim ki, tabi ki iyi niyetli, başarılı hakemleri bir kenara bırakacağım ama, bu sezon hakemler genelde gösterdikleri kötü performansla Atiker Konyaspor ile birlikte bir çok takımın canını yaktılar.

O nedenle, bu hakemler hiç kusura bakmasınlar ama, en ağır eleştirileri! hak ettiler.

***

Alanyaspor galibiyetinin ardından “artık, her şey daha güzel olacak. Güneşli günler göreceğiz” demiştim.

Atiker Konyaspor’da son haftalarda apaçık gözlenen gelişme Trabzon maçında da devam etti.

Her ne kadar konuk takım baskılı oynasa da Kartallar, maçın belirli bölümlerinde defanstaki zorunlu operasyona rağmen kendi oyunlarını rakibe kabul ettirerek, futbolun doğrularını yapmaya çalıştılar.
Hatta, verilmeyen penaltıyı da değerlendirecek olursak galibiyeti kaçıran taraf Atiker Konyaspor oldu.

Keşke bu doğrular geride kalan haftalarda yapılsaydı. Galibiyete hasret kalınan 11 hafta da kaybedilen puanlar Konyaspor’u Avrupa kupalarından etti. Avrupa ligi şansı azda olsa devam etmiyor mu? Onu da zaman gösterecek. Dahası, Türkiye kupası maçının sonucu belirleyecek. Hani Akhisar ligden düştüğü için Avrupa ligine katılmayabilir mi? acaba.

***

Maçın başlarında konuk takım Trabzonspor topa biraz daha fazla sahip olmasına karşın, Atiker Konyaspor kontrollü oyunu tercih etti.

Her iki takımda topu ileriye götürme gayreti içerisindeydi. Ama, Trabzonspor biraz daha etkili bir görüntü verdi.

Konyaspor’un defans kurgusundaki zorunlu değişiklik nedeniyle, özellikle hava toplarında üstünlüğü sağlayan konuk takım bunu iyi değerlendirmeye çalıştı. Öyle ki, Konyaspor defansının ortasında yer alan Uğur ve Jevtoviç, hava toplarında etkili olamadı.

Maçta, genellikle orta alanda kaptırılan toplar sonuçta belirleyici oldu dersek yanlış olmaz.

İşte, Trabzonspor’un ilik golü ve Atiker Konyaspor’un attığı her iki gol de böyle geldi.

Genel olarak, maçın belirle bölümlerinde futbolun doğrularını yapmaya çalışan Atiker Konyaspor, rakibin orta alanda pas bağlantısını keserek ileride de forvet elemanlarının topla çok buluşmamasını sağlayınca Trabzonspor her ne kadar topa daha çok hakem olsa da, pozisyonlar geliştirmeye çalışsa da rakibi etkisiz hale getirdi.

Atiker Konyaspor’un golleri, yine füze gibi topa vuran Jonsson ve bir-iki pozisyon dışında etkili olamayan Fofana’dan geldi.
Öyle ki, Fofana’nın 45. dakikada attığı 2. golden sonra yorumcu Alp’in bir anda kesildi. Sanırım neye uğradığını şaşırdı Alp.

Konyaspor teknik adamlarının Jahoviç’i uzun süre kenarda oturtmasına bir anlam veremedim. Genç futbolcuların oynamasını, kazanılmasını en çok savunanların başında gelirim, ama oyunda kaldığı süre içerisinde etkili olamayan, ileride top tutamayan Mücahit Can’a teknik adamlar nasıl dayandılar bilemiyorum. Jahoviç oyuna daha erken alınmış olsaydı, rakibin boş alanlarını değerlendirerek hakeme rağmen galibiyet golü gelebilirdi.

Şayet hakem dürüst olsaydı, Pazar günü sahadan 3 puanla ayrılan taraf kesinlikle Konyaspor olurdu. Ne diyelim, onları vicdanlarıyla baş başa bırakalım.