Nasıl insanlar olduk biz?
Ne ara bu hale geldik?
Askerler, yani mehmetçikler Suriye'de operasyonda...
Bu ülkenin güvenliği için kelle koltukta, sınırlarda burnumuzun dibine yuvalanan teröristleri temizlemenin mücadelesinde...
Hem de sözde dost ülkeler tarafından silahlandırılan, palazlandırılan şerefsizlere karşı veriyorlar onur savaşını...
Daha doğrusu kutsal savaşı...
Askerler kelle koltukta bu vatan için çırpınırken, kimse kusura bakmasın bazı “denyo”ların umurunda değil...
Bu savaşın ciddiyetini kavrayamamışlar ki, kimileri dağda kayak yapıyor, kimileri ovada vur patlasın, çal oynasın havasında, kimileri de “Seren Serengil” denilen reyting canavarı, magazin dilberini parlatmanın derdinde...
Yuh olsun size...
Ne diyebilirim ki başka...
Aslında söylemek istediğim o kadar çok şey var ki, söyleyemiyorsun işte.
xxx
Afrin'de bugüne kadar verdiğimiz şehit sayısı 13'e ulaştı...
Bu askeri müdahalenin ciddiyetini kavrayamayan mendeburlar, “zeytin dalı” operasyonu ile “erik dalı” türküsünü birbirine karıştırıp, evlatlarımızın Suriye topraklarında savaşcılık oynadığını mı sanıyorlar?
Sahiden ne zannediyorlar bu operasyonu?
Eğlenmek hakkınız...
Eyvallah...
İnsanca yaşamak da...
Ancak...
Bu ülkenin evlatları, bir  kurtuluş, bir onur savaşı verirken de, Uludağ’da, Erciyes’te kayak yaparak ve ağzınızı yayarak, Afrin dağlarında kelle koltukta savaşan askerlerimizin içini acıtacak resimler vermeyin!
Ayıptır...
Utanın biraz...
Bu ülkenin evlatları sınırın ötesinde tek tek toprağa düşüyor, kimsenin gıkı çıkmıyor, “medya ve magazin dilberi” biri 3 gün hapis yatacak diye, bu ülkenin koca koca gazeteleri, koca koca televizyonları, koca koca yazarları, bu dilberi, daha nasıl parlatırızın, bunun vicdanını değil, cüzdanını nasıl doldururuzun savaşını veriyorlar...
Edep yahu...
Suriye'deki operasyon,  sözüm ona şarkıcıların, artistlerin, rol kesenlerin, rol çalanların “reyting yapma savaşı” haline gelmiş...
Kiminin üzerinde askeri kamuflaj tarzı kıyafetler, kiminin sırtında askeri çanta, sözüm ona askerlerimize destek vermek için böyle giyindiğini saçmalamış muhabire...
Gerekirse Afrin'e gideceğini de sallamış...
Askerliği bedelli yapmak için ya da yapmamak için çeşitli alavereler, dalavereler yapacaksın, sonra da Afrin'e gitmek için emir bekleyeceksin!
Hadi len oradan...
Afrin ile Bodrum'u karıştırdın herhalde...
Girin şu ünlülerin, daha doğrusu “medya maymunları” ile “medya dilberleri”nin Instagram sayfalarına, bakın rezaletlerine...
Mehmetçiklerin Afrin'deki kelle koltukta verdikleri savaş, bunların umurunda mı?
Vallahi değil, billahi değil...
Şarkıcı bilmem kimin oğlu, bilmem kimin kızıyla kırıştırırken, elinde puro, yanında 3-5 zibidi ile poz verirken,  Anadolu'nun en ücra köyündeki çiftçilik yapan Selami dayının tek oğlu Mehmet'te bunlar için toprağa düşecek öyle mi?
Yazık...
Hak mı, adalet mi?
xxx
23 Ocak tarihli gazetede  “o poşetin içinde ne vardı” başlıklı bir yazı yazdım...
Konu Trabzonspor'lu bir yöneticinin maçtan önce ve sonra elinde poşetle hakemlerin odasına girmesiyle ilgili bir yazıydı...
Tam tamına 6 bin 733 kişi tarafından okunmuş bu yazı...
Hoşuma da gitti açıkçası...
Okunur olmak...
Bu yazıdan hemen 3 gün sonra “beklemesinler, bu vatanı bölemezler” başlıklı Suriye operasyonu ile ilgili bir yazı yazdım...
Vatanla, milletle, bu vatanın bölünmez bütünlüğü ile ilgili bir yazıydı...
Yazarken beni duygulandıran, gözlerimi yaşartan da bir yazıydı...
Kaç kişi okudu bu yazıyı biliyor musunuz?
Sıkı durun şimdi...
545 kişi okumuş vatanı ilgilendiren bu yazıyı...
Futbol yazısı 6 bin 733 kişi tarafından okunurken, vatan yazısı 545'te kalmış...
Kime ne diyeceğiz, kime ne anlatacağız!
Anlayacağınız, Afrin'de savaşan askerlerimiz, sadece popçuların değil, topçuların da umurunda değil...
Kimin mi umurun da?
Afrin ateşi düşen evlerin...
Nokta.