Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Adil idareci beklentisi

Adil idareci beklentisi

 

 

Hz. Peygamber’imizin(sav) vefatıyla birlikte ehli beytine dâhil olanlar(ra) ve sahabeleri olan Müslümanların(ra) geçirdikleri sarsıntı mı daha derindir, yoksa diğer Peygamberlerin(as) vefatlarıyla onların aile efradı ve ashabının geçirdiği sarsıntı mı daha derin bir sarsıntı olmuştur diye hiç kıyas yapmadan başta Medine İslam toplumunu oluşturan Sahabe Efendilerimizin(ra) hayata intibaklarının neden kolay olmadığı bu gün yaşanan olaylarla daha bir anlaşılır olmuştur.

Hz. Rasulullah’ın(sav) vefatın hemen ardından Muhacir ve Ensar’ı oluşturan Müslümanların hilafet meselesine neden bu kadar önem verdikleri ve henüz Allah(cc) Rasulünün(sav) cenazesi ortada iken Benî Sâide Sakîfesinde hemen bir toplantı yapmaları yaşanan 1400 yıllık acı tecrübelere rağmen bir takım Müslümanların havsalasına hala sığmıyor olabilir.

Elbette sadece o günkü Mesele sadece Hilafet meselesinin çözüm ile sınırlı değildi.

İrtidat olayları da dâhil olmak üzere en büyük mesele yönetim meselesi idi ve en kısa sürede basiretli bir şekilde çözüme kavuşturuldu.

Hilafet meselesi başta olmak üzere gündeme gelen problemlerin çözümünde yaşanan görüş ayrılıkları üzerinden 1400 yıl geçmiş olmasına rağmen İslâm toplumunun bir bölümünün nedense her fırsatta gündeme getirmekten zevk aldığı diyeceğimiz İslami ve insani olmayan bir hissini oluşturmaktadır.

En masumane bir tavırla adil idareci beklentisi içinde olduklarını ifade etseler de sonuçta Müslümanların arasındaki ayrılıkları artırmaktan başka bir işe yaramayacak tabir caiz ise çöplük deşeleyicilerinin önüne geçecek bilgiler aslında 1400 yıllık müktesebatımızda mevcuttur.

Bunlardan 2 tanesini yani Emevî halifelerinin birincisi kabul edilen Hz. Muaviye(ra) ve sekizincisi olan Ömer b. Abdil Aziz’e ait olanları bu yazımızda paylaşmak istiyoruz.

Birinci rivayet Hz. Ali(ra) ile hilafet meselesinde anlaşmazlığa düştüğü için tenkit edilen ve son zamanlarda haksız bir şekilde İslam kapitalizminin kurucusu olarak anlatılmaya çalışılan Hz. Muaviye(ra) ile Roma kralı arasında geçtiği ifade edilen olaydır.

Zamanın Roma kralı olan artık kaçıncı Herakliyus olarak biliniyorsa ondan Hz. Muaviye(ra)ye: “Sizinle Ali bin Ebu Talib arasında geçenleri duyduk ve biz sizin hilafete daha layık olduğunuzu düşünüyoruz. Eğer emredersen, sana Ali’nin başını getirecek bir ordu gönderirim.” şeklinde bir name gelir.

Hz. Muaviye(ra)den Herakliyus’a giden cevap bu gün bile dillerini 1400 sene önceki kardeş muhalefeti sonucunda dökülen kana bulaştırmakta sakınca görmeyenleri susturacak nitelikte olan şu cümlelerdir:

“Burada tartışmaya giren iki kardeştir. Sana ne oluyor da onların arasına giriyorsun?

Eğer çeneni kapamazsan, sana başı senin yanında, sonu ise benim yanımda olan bir ordu gönderirim; o ordu senin başını bana getirir ve ben de onu Ali’ye takdim ederim.”

İkinci rivayet ise Halife Ömer Bin Abdülaziz dönemindeki bir olaydır:

Bir ihtiyacını gidermek için yola düşen bir hanım Halife Ömer Bin Abdülaziz’in(ra) evini sordu. Halifenin hanımına ihtiyacını, derdini anlatacaktı. Tarif edilen evin avlusuna girdiğinde çatısı yıkılmış, sıvası dökülmüş eski bir ev gördü ve oldukça şaşırdı yanlış mı geldim diye.

Onu karşılamak için gelen halifenin hanımı Fatıma binti Abdülmelik(r.anha) gelince avlunun kenarındaki çamur karmış ve sıva yapmakta olan bir adamı göstererek halifenin hanımına;

-Bir şey diyeceğim ama şu adam bize bakıyor, bizi dinliyor gibi, dedi.

Halifenin hanımı ise " o Emir el müminin Ömer bin Abdülaziz(ra)dir" dedi.

Hayretten ağzı açık kalan kadın;

-Burası halifenin evi mi? Burası sanki bir harabe dedi.

Halifenin hanımı Fatıma binti Abdülmelik(r.anha) ona şu ibretlik cevabı verir;

-Halifenin evi harabe gibi olduğu için halkın evi mamurdur. Eğer halifenin evi mamur olsaydı halkın evi harabe olurdu.

1400 sene sonrasında içinde yaşadıkları durumu hiç mevzu bahis etmeden içinde bulundukları seküler hayat tarzından vazgeçmemek adına geçmişi kötülemek için Emevî halifelerine özellikle de Hz. Muaviye(ra) ye dil uzatarak adil idareci beklentisi ve arzusunda olduklarını ifade eden insanlar için bu iki olaydan daha iyi ibret ne ola ki?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi