Son zamanlardaki yaşanan olaylarda insanların haklı veya haksız olan kişilere karşı sergiledikleri tarafgirlik davranışlarının son derece artmış olmasına dikkatinizi çekmek istiyorum.

Bu tarafgirlik ister kişisel ister toplumsal olsun değişmiyor.

Bir futbol takımının taraftarı olmaktan tutun da bir siyasi partiyi destekleyenlere kadar hemen herkeste görülen davranışlarda gittikçe artan bir şekilde şiddete yönelme görülmektedir.

Şu sıkça bahsedilen mahalle baskısının da bu tarafgirliği körüklediği görülmektedir.

Çünkü bir takıma veya guruba veya siyasi partiye olan aidiyetleri neredeyse kişilerin tarafgirliğini ne kadar arttığı ile ölçülür hale gelmiştir.

Özellikle günümüzde internetin yaygınlaşması ve herkes için daha kolay ulaşılabilir hale gelmesi sonucunda sosyal medya denilen platformlarda yer almanın nerede ise holigan olmakla mümkün olduğu bir gerçektir.

Bir futbol takımı taraftarı iseniz oluşturulan gruba dahil olmak için karşı takıma olan kin ve nefretinizi bu ortamda ifade etmek zorundasınız.

Eğer bir siyasi partiyi destekliyorsanız bir yalan ve linç makinası haline getirdiğimiz sosyal medya mecralarındaki yandaşlarınız sizi rakip siyasi partiye ağız dolusu hakaretlerle veryansın etmek zorunda bırakabiliyor.

Çünkü başka türlü gurup içerisinde ya yer alamıyorsunuz ya da değer bulamıyorsunuz.

Hal böyle olunca insanlar bu guruplarda ve ortamlarda mensup oldukları veya karşı oldukları kişiler veya partiler hakkında her aklına geleni yazmak yanında başkaları tarafından kasıtlı olarak üretilmiş her yalana çanak tutmakta ve gündeme getirilen her siyasi ve sosyal hadise hakkında aslını bilmeseler o konu hakkında yorum yapabilmektedirler.

Özellikle bu günlerde teknolojinin gelişmesine paralel olarak üretilen bilgisayar programları ile son derece kolaylaşmış olan resimler ve video kayıtlar üzerinde oynamak bir hak gibi görülmektedir.

Bu hak hem kişilerin kendi yaptıkları paylaşımlarda hem de başkalarının paylaşımlarını yeniden paylaştıklarında görülmektedir.

Hal böyle olunca da Ramazan ayının gelip gelmemesi de önemini kaybetmiş olmaktadır.

Bu yıl seçim propaganda döneminin Ramazan ayına denk gelmesi seçim çalışmalarında olması gereken sakinlik ve hoşgörülü olmayı da maalesef kazandıramamış gözükmektedir.

Özellikle iktidar partisi ve ittifak kurdukları siyasi parti mensuplarında görülen bu davranış biçiminin yanlışlığını 2 ayeti kerime ile ortaya koymak istiyoruz.

Birinci ayet bilmediği bir şey konusunda söz edenlere açık bir uyarıdır.

“Hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyin ardınca gitme, çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra, 36)

İkinci ayet ise son zamanlarda artık nerede ise tamamen kaybettiğimiz adaletli olmakla ilgili mükellefiyetimizin emridir.

“Ey müminler! Allah için hakkı ayakta tutan hâkimler ve adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletsizliğe götürmesin. Adâlet yapın ki, o takvaya en çok yakın olandır. Allah’tan korkun. Çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Maide, 8)

Şimdi bu iki Ayeti Kerime ışığında son zamanlarda yaptığımız paylaşımlara bakalım.

Kimleri veya hangi grupları ya da siyasi partileri sosyal medyada bu kadar olduğundan fazla abartarak hatta hakkaniyetten uzaklaşarak anlattığımızda faydadan daha çok zarar verdiğimize bakalım.

Veya rakip gördüğümüz kişileri, grupları veya siyasi partiyi eleştirmeye geldiğinde ise yine olması gerektiğinden fazla bir tavırla işi adeta intikam almaya dönüştürerek karşıdakini acımasızca karalamaya dönüştürdüğümüze bir bakalım.

Hatta daha da ileri giderek alakasız bir şekilde onları FETÖ ile alakalandırdığımız bakalım.

Hâlbuki içinde bulunduğumuz ruh halini terk ederek pozisyonumuzdan şöyle bir adım geri çekilerek kişilere veya partilere bakacak olsak bu övme ve linç kampanyasının onlara bir fayda sağlamadığı veya zarar vermediğini rahatlıkla görebileceğiz.

Topluluk psikolojisi gereği çevremizin etkisinde kalarak giriştiğimiz haysiyet cellatlığının sonucunun hesap gününde bizi müfterilerle aynı pozisyonda bırakacağını unutmamamız gerekir

Hayatımızda, düşüncelerimizde ve toplum hayatımızda adaletin kaybolduğu anda iktidar nimeti de dâhil olmak üzere her şey kaybolmuş olacaktır.