28 Şubat’ın zararını hala çekiyoruz! 

28 Şubat’ın zararını hala çekiyoruz! 

Onlarca bankanın batırıldığı, Türkiye’nin milyarlarca lira zarar ettiği, gayrisafi milli hasılanın üçte birinin buharlaştığı, insanların haklarından mahrum bırakıldığı 28 Şubat postmodern darbesi, tarihe kara bir leke olarak düştü

Demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat süreci, yıl dönümünde bir kez daha sorgulanıyor. Bin yıl süreceği iddia edilen süreç kimilerine göre son bulsa da 28 Şubat'ın açtığı yaralar hala kapanmadı. Post modern darbenin üzerinden 25 yıl geçti. Bir yandan özel yetkili cumhuriyet savcılığının başlattığı soruşturmalar ilerlerken, bir yandan da kamuoyu hafıza tazeliyor. 28 Şubat’ta asker 'demokrasiye balans ayarı' çekerken 'Devlet elden gidiyor, irtica her yeri ele geçiriyor' yaygarası ile Yüksek yargının başını çektiği Ankara bürokrasisi ve medyanın öncülüğündeki İstanbul sermayesi postmodern darbeyi gerçekleştirdi. O dönemin mağdurları, yaşananları gazetemize anlattı. 

“YASAĞI BAYPAS ETMENİN YOLLARINI ÖĞRENMİŞTİK”

28 Şubat'ın sembol isimlerinden olan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Dr. Leyla Şahin Usta, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 5. sınıfta okurken 28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağı nedeniyle okuldan uzaklaştırıldığını dile getirdi. Usta, “Parlak, çalışkan, kimseye zararı olmayan gençlerdik ve birdenbire tehlikeli kişiler ilan edilip toplumdan uzaklaştırılmaya çalışıldık. 28 Şubat'ta tarihin en acı günleri yaşandı. Kırıldık, incindik ancak kimseyi kırıp incitmedik” şeklinde konuştu. Usta, “Yanlış bir şey yapmadık.  Sadece eğitim hakkımız için mücadele ettik” dedi. Usta, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Haklı olduğumu ve hakkımı eninde sonunda alacağıma olan inancımı kaybetmedim. Artık yasağı baypas etmenin yollarını araştırıp kendimiz çözüm üretmeyi öğrenmiştik. Bu bana ve benim gibi darbe dönemini yaşayan çoğu kişiye bu bilinci öğretti. Her zorlukla pes etmeden uğraşmalı insan, zorlamalı ve çözümler üretebilmeli.”

28 ŞUBAT IZDIRABIN SESSİZ ÇIĞLIĞIDIR 

Adaleti Savunanlar Derneği Konya Şube Başkanı Mehmet Kanmaz, “28 Şubat’tan 15 Temmuz’a kadar Coğrafya dili otoriteye dayalı, kurtarma sendromları ile toplumu ezmeye ve çatışmalı bir dil ile ötekileştirmeye kurgulu, masumu dışlayan ve nefessiz bırakan bir iklimin Kemalist jakoben zihniyetli buyurgan bürokrasisi ile uğraşmamız ise işin cabası” dedi. “İşte Unutmak istemediğimiz ve unutturmayacağımız, ve bu yıl 25.yılını andığımız 28 Şubat, böylesi kasavetli geçmişimizin en karanlık dönemlerinden birinin adıdır” diyen Kanmaz, daha sonra şunları dile getirdi: “Darbelerin tecrübe kazandığı, post unvan aldığı, TSK.leri içinde yuvalanan BÇG  cunta mensubu ihtilalci yapının sütrede kalarak, sözde sivil kuruluşları topluma rağmen, toplum adına cepheye sürdüğü bir trajedinin adıdır. 28 Şubat, kanayan milyonlarca vicdanın duyulmayan ağlayışına, kendini bile şahit tutamayan iç kanamanın, ızdırabın sessiz çığlığıdır. 28 Şubat, her mağrurun mağdur üretmeyi neredeyse hayatına ve psikolojisine kazıdığı bir dönemin hala bitmeyen ve gölgelerini, kapalı devre ve uyuyan dev modunda koruyan bir derin tezgahın, sadece tezgahları ele veren uzun süreli bir senaryosudur. Milli iradeye inanmayanların hala farklı tezgahtarlar bulma çabaları artık nafile! Ama gelin görün ki, millet uyanışın şuuruna erdikçe, sivilleşmenin ayak sesleri yükseldikçe, tezgahtar yetiştiren menfi tezgahlarında azalması gerekir. Bunun için Sivil bir anayasa bu darbe hevescilerinin heveslerini kursağında bırakacak kalıcı ve köklü bir ilaç olacaktır.”

MAĞDURLARA BİREBİR HUKUKİ DESTEK VERECEĞİZ 

Hukukçular Derneği Konya İl Başkanı Av. Latif Cem Baran ise şunları dile getirdi: “Demokrasi ve hukuk tarihimiz açısından kara bir leke olan 28 Şubat dönemi; bir çok hukuksuzluğun ve keyfiliğin yaşandığı, temel hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırıldığı ve yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının olmadığı bir dönemi ifade etmektedir. Anayasal hak olan ve uluslararası hukukun da koruma altına aldığı eğitim ve öğrenim hakkının, örgütlenme özgürlüğünün, adil yargılanma hakkının, din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiği, evrensel hukuk ilkelerinin göz ardı edilerek demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan uygulamaların yapıldığı ve Batı Çalışma Grubu adı altında yapılan çalışmalarla insanların fişlendiği bir dönemdir. Bu dönem; milletin inanç ve değerlerinin hedef alındığı, kat sayı uygulamasıyla eğitimde fırsat eşitliğinin ortadan kaldırıldığı, ortaokul kapılarında, lise bahçelerinde, üniversite kapılarında, sadece okumak isteyen kadınların okula girmelerinin çevik kuvvet polisleri tarafından kurulan barikatlarla engellendiği bir dönemdir. Bu dönem dini inancının gereği olarak başını örten kadınların eğitimlerinin engellendiği, ikna odaları kurulmak suretiyle başörtülerini çıkarmaları için baskı yapıldığı, yapılan hukuksuzluğu protesto etmek için gerçekleştirilen ve demokratik hak olan el ele eylemine katılanların DGM’lerde yargılandığı bir dönemdir.  Bu dönem, binlerce gencin eğitim haklarının ellerinden alınmak suretiyle devletine ve milletine hizmet etme imkanlarının ortadan kaldırıldığı ve dolayısıyla ülkemizin geleceğine yapılmış bir darbedir. Bu dönem kılık kıyafeti bahane edilerek devlet kademelerinden uzaklaştırılan, irtica bahanesiyle ordudan atılan vatanını, milletini seven insanların yerini takiyeyi, riyakarlığı prensip edinerek ihanetlerini gizleyen yapının, 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ olarak karşımıza çıkmasını hızlandıran bir dönemdir. Bu dönem gazete kupürlerinden hazırlanan iddianame ile milletin tercih ettiği siyasi partiye kapatma davasının açıldığı, şiir okuduğu için siyasi yasaklı hale getirilen belediye başkanının olduğu, onlarca sivil toplum örgütünün kapatılarak malvarlıklarına el konulduğu bir dönemdir.

Bugün itibarıyla 2011 yılında katsayı uygulamasına son verildiği, 2014 yılında kamu kurumlarında başörtüsü yasağının kalktığı, 28 Şubat Postmodern Darbesi’nin ortaya çıkardığı mağduriyetlerin, haksızlıkların nispeten giderildiği ve darbecilerin yargılanarak cezalandırıldığı görülmekle birlikte halen o dönemin mağdur ettiği, haklarını alamayan ve iade-i itibar yapılmayan kişilerin olduğu da bir gerçektir. Hukukçular Derneği olarak, haktan, hakikatten ve adaletten yana olan ilkesel tavrımızın neticesi olarak hukuksuzluğun ve keyfiliğin zirve yaptığı o karanlık dönemde, mağdurlara birebir hukuki destek vererek hukuksuzluğun ve keyfiliğin karşısında olduk, olmaya da devam edeceğiz.   Demokratik hukuk devletini ve Cumhuriyeti hedef alan, hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran  darbelerin ve her türlü hukuksuzluğun karşısında olmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.”

EMRE ÖZGÜL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum