2023’ü Uğurlarken…
Muhasebe “hesap görme” ve “hesaplaşma” demek. Mecazen “bir meselenin her yönünü düşünme, ölçüp biçme” demektir. Defter tutan muhasebeciler, ticarette, muhasebe içi sayımları kontrol ederken; “muhasebe dışı döküm sonuçlarının hesap kayıtlarıyla kontrol edilmesi, artış ve eksilişlerin, yıpranma farklarının, değer hareketlerinden meydana gelen satış kâr ve zararlarının, işletmenin genel kâr ve zararlarının tesbit edilip sonuçlarının muhasebe yoluyla bilançoya” yansıtırlar. Yani “bir şeyin müsbet veya menfi bütün yönlerini göz önüne getirerek sonuca varmaya çalışarak” o işin, sene sonunda bir muhasebesini yaparlar.
Mâliye müfettişleri denetlemeye geldiklerinde, meselâ petrol istasyonlarında “getirin bakalım, şu satış dökümanlarınızı bir görelim” dediklerinde; onların önlerine belge sunamadığınız takdirde, size, cezayı basarlar. Kontrol mekanizmasının işlemediği/işletilmediği yıllarda, defterinizi iyi tutmaz, kâr ve zararlarınızı tesbit edecek dokümanlara sahip olmadığınız zaman vay başınıza geleceklere…
***
Şimdi, 2023’ü uğurlarken, o sene içerisinde meydana gelen olay ve hadisleri “müsbet veya menf’i” olarak bütün yönleriyle ele alırken bir muhasebesini yaparak ders çıkarmak gerekir. Eskiden gazeteler ve dergiler sene sonunda, o yılda Dünya’da ve Türkiye’de meydana gelen büyük hadiseleri fotoğraflarıyla birlikte ele alan “almanak” hazırlarlardı. Kitap şeklindeki bu ‘yıllık’larda istatistikî bilgilerle birlikte edebiyat, sanat, bilim ve ilim konuları da yer alırdı.
Hazırlanan ve satışa sunulan yıllıklarda dünya’da “Filistin/Gazze Soykırımı” başköşede yer alırken Türkiye’de; 11 ilimizi yerle bir eden “6 Şubat Depremi” o yıllığın kapağından hiç düşmeyecek. Resmî rakamlara göre 50 bin insanımızı enkaz yığınları arasına gömen zelzeleden sonra kadın cinayetleri ve aile dramları ile uyuşturucu ve fuhuş bataklığına düşmüş genç insanlarımızın acı feryatları, çırpınarak göz göre göre ölüme sürüklenişleri, zengini daha zengin, fakiri daha fakir duruma sokan ekonomik krizler, saadet zincirleriyle çoğalan kerizler, vurgunlar, soygunlar, gıda zehirlenmeleri, seller, fırtınalar, toprak kaymaları, trafik canavarına kurban giden cinayet gibi felâketler ve sosyal âfetler sıralanabilir…
Bakın bu sistem, bu bozuk düzenle bu iş, bu okul, bu aile, bu cemaat, bu kültür ve sanatla, bu medya ile, bu siyasetle Türkiye düzelmez. Bu gıdalar, bu toplum hayatı, bu ziraat ve hayvancılık, bu sanayi, bu ticaret ve bu ekonomi ile de olmaz. S. Ahmet Arvasî’nin dediği gibi “Herkes lâyık olduğu idareye kavuşur.” Kitleler(halk) neyse idare odur. Kanaatime göre mesele insan yetiştirme meselesidir. İnsanı olmadan en güzel anayasaları ve kanunları verin bir netice alamazsınız.” Filibeli Ahmet Hilmi’nin “Bütün âlem-i İslâm’ın yalnız bir derdi var: Kaht-ı Ricâl!” şeklindeki serzenişinde olduğu gibi Türkiye’nin asıl sorunu; “Kaht-ı Rical”dir. Bütün meseleleri “kalifiye ve liyakat sahibi adam” yokluğuna indirgemek de doğru değil. “Kaht-ı rical doğrudan bir sonuçtur. Özgürlük, adalet, rekabet, şeffaflık, kurumsallık gibi değerlerin kadük kaldığı siyasal kültürlerin kaçınılmaz bir sonucu. Nasıl ki verimsiz, kurak bir tarlanın kaliteli mahsul vermesini beklemek beyhudeyse, yukarıda zikredilen değerler silsilesinden yoksun cemiyetlerin donanımlı, nitelikli ve ehil bireyler yetiştirmesini ummak da o derece beyhudedir.”
***
Tarih bir övgü ve sövgü kitabı olmayıp ders alınması gereken bir ilim dalıdır. Tarih bir toplumun ortak hafızası ve tecrübeler birikimidir. Artık “tarih putçuluğu” okumalarından vazgeçip bundan sıhhatli bir netice alınmayacağı ortaya çıkmıştır. Bir işin ehline emanet edilebilmesi için öncelikle ehil insanların var olması gerekir. Yetenekli, liyakatli, ehil bireyler ve yöneticiler kendiliğinden biten çoğalabilen bir ot değildir. Tesadüfen ve kendiliğinden zuhur etmezler. Ferdî hürriyetlerin azamî oranda muhafaza edildiği devletin liderden evvel adaletle kaim olduğu, farklılıkların tolere edildiği barışı seven, kollayan özgür toplumlarda yetişirler.
***
Televizyon izlerken, gazete okurken, cep telefonunuza bakarken ya da herhangi bir yerden geçerken görmek veya duymak istemediğiniz haberlerin yanısıra birçok şeyle karşılaşırsınız. Yoksul ve yoksun insanlar, cinayetler, katliamlar, açıkça haksızlığa uğrayan, suçsuz yere yıllarca hapiste yatan ama haklarını arayamayan kişiler, kavgalar, sataşmalar, küfürler, incitici ve aşağılayıcı sözler, davranışlar, çekişmeler, türlü menfaat uğruna çıkartılan huzursuzluklar, zorbalıklar, zulüm, işkence, vekâlet savaşları ve daha birçokları…
Elbette siz de biz de herkes gibi huzur ve güvenlik dolu, hiç kimsenin bir diğerine zarar veya tedirginlik veremediği, zulme, işkencelere, bombalar altında katliama ve soykırıma tâbi tutulmadıkları, insanların barış ve dostluk içinde yaşadıkları, birbirlerinden daima güzel, övücü, saygı ve sevgi dolu sözler işittiği bir toplumda yaşamak istersiniz. Elbette diğer bütün insanlar gibi sizde kanal kanal gezdiğinizde, cep telefonlarından başınız kaldırmadığınızda, gazete sayfalarını çevirdiğinizde veya işinizde, evinizde, ailenizle, arkadaş veya dostlarınızla birlikteyken hep güzel ahlâka sahip, neşeli, candan, dürüst, saygılı, sevgi dolu, hoş sohbet insanlar görmek, hep müjdeli ve güzel haberler duymak istersiniz.
Ancak bu güzel ortamın, huzurlu ve güven dolu günlerin, ayların ve yılların bir gün gelip de kendiliğinden oluşacağını şüphe içinde ummak, hayal etmek yeterli değildir. Be sebeple barışın, huzurun, güvenliğin, adaletin hakim olduğu bir dünyada ve toplumda yaşamayı samimi olarak isteyenler bir an önce harekete geçmeli ve pek çok fedakârlıklarda bulunmaları gerekir. Bütün dünyaya kötülüğün değil iyiliğin, çirkinliğin değil güzelliğin, zulmün değil adaletin hakim olması için iyilerin ittifakı şarttır. Çünkü 2023 yılı, kötülerin, bütün kötülükleriyle birlikte; zâlimlerin, bütün zalimlikleriyle birlikte Filistin(Gazze) ve Kudüs’te ittifak yaptıkları bir yıl oldu. Kötülerin kimler oldukları, nasıl bir yeni dünya düzeni ve küresel anlamda nasıl bir toplum modeli oluşturmayı amaçladıkları Ortadoğu’da ayan beyan görüldü. Günümüzde “kötüler” güçlü bir görüntü verdiklerini umarak ve sanarak güzel ahlâkı, erdemi savunan binlerce, milyonlarca, milyarlarca insanı kaba kuvvetle, türlü yöntemlerle susturarak sindiren bir ittifak kurmuşlardır.
***
2023’ü uğurlarken Allah (C.C.)’tan tek dileğim; 2024’de dünyada gördüğümüz zulümleri, zalimlikleri, çirkinlikleri, dejenerasyonu, sevgisizliği, nefreti, acımasızlığı, fahşayı, haksızlıkları, yoksulluğu, yolsuzlukları ve yoksunluğu, dedikoduları, iftiraları, insanları üzen, sıkan, gerilime düşüren, insanlığı kaosa sürükleyen şer güçlerin ittifakını bozacak ve dinsizliğin oluşturduğu ahlâkî çöküntüye karşı İYİLERİN İTTİFAKI’dır.
“Kâfirler birbirlerinin dost ve yardımcılarıdırlar. Eğer siz aynı şekilde birbirinize arka çıkmaz ve destek olmazsanız, yeryüzünde ne götürüp ne getireceğini kestiremeyeceğiniz büyük bir fitne, kargaşa ve büyük bir bozgunculuk (fesat) patlak verir.” (Enfal, 73)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.