19 subay aynı kelimeyi nasıl yanlış yazdı?

19 subay aynı kelimeyi nasıl yanlış yazdı?

İzmir'deki Casusluk Davası'ndaki delil skandallarını bugün Yılmaz Özdil gözler önüne serdi. Bakın neler olmuş;

İZMİR'deki casusluk davasında inanılmaz delil skandalları var. Dün görülen davada sanıkların hiçbiri serbest bırakılmadı..

Davada ortaya saçılan sahte delil skandalını ise Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil tek tek köşesinden listeledi.

Okuyunca inanamayacağınız şeyler olmuş! Casusluk skandalına delil diye bulunan CD'lerde nasıl olmuşsa 19 subay aynı kelimeyi yanlış yazmayı becermiş. Dahası da var... Hapise attıkları kişi delillere göre daha suçu işlememiş bile...

İŞTE DELİL KOMEDİSİ;

*“Delil” denilen siidilerin hepsi, buzdolabı arkasında siyah poşet içinde bulundu. Başka yere saklamayı akıl edememiş demek ki bu casuslar... Hepsi aynı yere saklamış. Hepsi siyah poşet içinde saklamış.

*Siidileri bulan polisler, dalgınlıklarına geldi herhalde, arama sırasında eldiven takmadılar. Sanıklar mahkemeye yalvardığı halde, siidilerde parmak izi taraması yapılmadı, DNA testi yapılmadı. Tesadüf işte, polis kameraları tam da siidilerin bulunduğu dakikalarda arızalandı, görüntü kaydedemedi.

*Hazirunlar, yani, aramaya şahit olarak eşlik eden komşu, muhtar gibi kişiler, siidilerin bulunduğu mutfaklara sokulmadı. Al sana bi tesadüf daha, tüm siidiler şahit yokken bulundu.

CEZAEVİNDEYKEN SUÇU NASIL İŞLEDİ

*Elebaşı denilen işadamının Sapanca’daki evinde Sakarya polisi tarafından arama yapıldı, suç unsuruna rastlanmadı diye tutanak tutuldu. Bilahare, İzmir’den gelen polisler bi de biz arayalım dediler, şak, elleriyle koymuşlar gibi siidi buldular.

*Bu işadamı mayısta tutuklandı, evinde ele geçirilen siidide eylül tarihli belge var iyi mi... Hapse tıkıldıktan 4 ay sonra, cezaevindeyken belge hazırlayıp, Sapanca’daki evine saklamış!

*Subaylardan belge sızdırdığı öne sürülen üniversite öğrencisi kızın, babasının evinde arama yapıldı, siidi bulundu, tutanak tutuldu, babasına imzalatıldı... Adamcağız görme engelli, bildiğin kör.

BÜTÜN SUBAYLAR AYNI KELİMEYİ YANLIŞ YAZMIŞ

*Söz konusu belgelerde, 19 farklı subayın “gece kulübü” kelimelerini “geceklübü” şeklinde not aldığı görülüyor. 19 farklı subayın aynı hatayı yapması mümkün mü? Yoksa, birileri kes-yapıştır mı yaptı?

5 BİN BELGE AYNI GÜN AYNI SAATTE KAYDEDİLMİŞ!

*Toplam 8 bin dijital belge var. Bunların 5 bini, aynı gün aynı saatte, 31 Mart 2012’de saat 10.20’de kaydedilmiş... Yüzlerce casus, aynı gün aynı saatte, aynı bilgisayarın başında mı toplandı?

BELGE SIZDIRILDI DENİLEN GEMİ JİLET OLMUŞ

*2009’da bir savaş gemisiyle ilgili belge sızdırılmış; o gemi 2001’de jilet oldu. 1988’e ait denizaltı fotoğrafı var; o denizaltı 2004’te denize indirildi. Güya, üç farklı evden çekilmiş üç farklı yatak odası fotoğrafı var; o fotoğraflar, Gölcük Orduevi’nin internet sayfasından alınmış.

*Subaylardan bilgi sızdırdığı iddia edilen bir kızın evinde arama yapıldı, bilgisayarında “by casus” ismiyle kaydedilmiş belge bulundu. Casus filmlerinde zaten olmaz ama, böylesi komedi filmlerinde bile olmaz. Casusluk şebekesi, casuslarını, casus isimli belgeye yazmıştı!

*Hatta... O belgeye “by casus”ların T.C. kimlik numaraları da yazılmıştı. Siz hiç casuslarını ismiyle soyadıyla T.C. kimlik numarasıyla kaydeden casusluk şebekesi duydunuz mu? Duyun.

CASUS TC NUMARASI MI YAZAR?

*Subaylardan biri tutuklandığı gün itiraz etti mesela... “Benimle aynı ismi soyadı taşıyan yüzbaşı da var, başçavuş da var, ne malum benim olduğum?” diye sordu. Siidideki T.C. kimlik numarasını gösterdiler. Çünkü, casusları siidiye kaydederken, bi tek muhtardan ikametgâh belgesi almadıkları kalmıştı!

*Bir başka subay, savcıya “böyle saçmalık olur mu, benim burda ne işim var?” diye sordu. Savcı “valla bence de burda olmaman lazım ama, polis isimlerinizi verdi” dedi.

*8 Mayıs’ta tutuklanan var. İsminin karıştığı belge 18 Mayıs tarihli... Kanıttan önce suç işlemiş yani.

FUHUŞ DENDİ BİR TANE BİLE DELİL YOK

*Subayların fuhuş yaptığı, parayla belge sattığı, belgelerin kuryeler aracılığıyla yurtdışına gönderildiği iddia ediliyor... Tutuklu subayların kadınlarla çekilmiş tek kare görüntüsü var mı? Yok. Telefonla görüşmüşlükleri var mı? Yok. Cepten mesaj? Yok. İnternetten yazışmışlar mı? Hayır. Tutuklanan veya gözaltına alınan kadınlardan herhangi biri, ben bu subayları tanıyorum diyor mu? Demiyor. Subayların evlerinde, bilgisayarlarında, akrabalarında, arkadaşlarında ele geçirilmiş belge var mı? Yok. Para trafiği tespit edilmiş mi? Hayır. Subaylar mahkemeye başvurdu, madem parayla satmışız, Allah aşkına mal varlığımızı kontrol edin dediler... Mal varlıklarına bakıldı mı? Bakılmadı. Kurye yakalandı mı? Hayır. Tanık var mı? Yok. Gizli tanık var mı? Yok. Hangi ülkelere belge satılmış? O da yok.

*OLMAYAN DELİLLE SUÇLANIYORLAR

Peki ne var? Casusluk şebekesinin dijital ortamda hazırladığı “karakutu”su var. Arşiv niteliğinde... Gizliliğe kozmik derecede önem verilmiş. Son teknolojiyle, profesyonelce, şifresi kırılamayacak şekilde oluşturulmuş. Küçücük bi pürüz var... Henüz ele geçirilmemiş! Ben söylemiyorum, iddianamede böyle yazıyor. “Ele geçirilemeyen karakutu, şifreleri kırılamayacak şekilde dosyalandı” diyor.

*

Cahilliğime verin ama...
“Ele geçirilemeyen delil”
olur mu birader?

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.