Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

15 Temmuz, Srebrenica ve Halep

15 Temmuz, Srebrenica ve Halep

Bu gün günlerden 15 Temmuz.

FETÖ kalkışmasının yıldönümü.

Bir hafta öncesinden beridir herkes bir şeyler söyledi 15 Temmuz hakkında.

Bu gün asıl söylenmesi gerekenlerin söyleneceği gündür ama 3 yıldır olduğu gibi yine asıl söylenmesi gerekenler söylenmeyecek.

Mikrofonu eline alan yine hamasi nutuklar atacak, yine FETÖ kötülenecek, yine 15 Temmuzu yapanlara lanet edilecek ve 16 Temmuz geldiğinde her şey geçen sene olduğu gibi olacak ve gelecek 15 Temmuza kadar unutulacak.

Bakmayın unutmadık ve unutturmayacağız kabilinden yazı yazıp, nutuk atıp arabalarına evlerine ve dükkânlarına afiş asanlara.

Geçen sene nasıl unuttularsa bu yılda öyle unutacaklar.

Çünkü unutmaları isteniyor. Çünkü unutmazlarsa başka şeyleri de unutmayacaklarından korkuluyor.

Örnek isterseniz Bosna Hersek savaşından kalan Srebrenica katliamını hatırlayıverin yeter.

O da unutulmayacak diye uzun uzun nutuk attığımız günlerden sonra unutulanlar arasında yer almadı mı?

Dün Srebrenica'ya ağlayanlar, bu gün 15 Temmuz’a ağlıyorlar ama nedense Halep’e sessiz kalıyorlar.
Belki bir 10 yıl sonra Halep’e de ağlayacaklar ama geçen sürede yeni Srebrenica ve yeni Halep katliamlarına sessiz kalacaklar.

Tıpkı Kızıl Çin’in yaptığı Uygur katliamlarına ve Budist çetelerin Myanmar’da yaptıkları katliamlara sessiz kaldıkları gibi.

Çünkü bu günlerde bölünme sıkıntısı yaşayan bu ümmet(!) mazlum olmayı ve mazlumları seviyor ama direnmeyi ve direnenlerle birlikte mücadele etmeyi sevmiyor.

Ama parayı her şeyden daha çok seviyor bu ümmet ve yöneticileri.

Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yapılan insanlık dışı işkence ve soykırıma bu yüzden itiraz edemediğimiz gibi uluslararası alanda Çin’e verilen mektuba da imza bile koyamadık.

Çünkü resmi açıklamalara yansıdığına göre 3,6 milyar dolar borç yani kredi aldık.

Geçmişte Irak’tan da aldığımız 8,5 milyar dolar karşılığında susmuştuk sesimiz yükselteceğimiz yerlerde.

Ya da 15 Temmuz için Cuma Hutbelerinde söylenenleri her zamanki uysallıkları ile dinleyenler TBMM de 15 Temmuz Darbe Girişimi Ve Siyasi Ayağının Araştırma Önergesinin hutbeyi hazırlattıranlar tarafından reddedilmesini de aynı suskunlukla karşılamaya devam etmektedirler.

Çünkü tabir caiz ise suskunluğunu bozup sorgulamaya kalkışanlar için ortada başı sonu belli olmayan ne idüğü belirsiz bir ümmeti bölme tehlikesi vardır.

Bu adına ümmet denilen suskun topluluk öylesine bir ruh hal içine düşürülmüştür ki iktidarlar tarafından beslenen gazeteler ile televizyonla ister memleket dâhilinde olsun, isterse de dünyanın öbür ucunda olsun bir kişi için diktatör demişler ise o kişiyi diktatör, terörist demişler ise o kişiyi terörist, hain demişler ise o kişiyi hain, şehit demişler ise o kişiyi şehit, şerefsiz demişler ise o kişiyi, kahraman demişler ise o kişiyi kahraman bilen uydu alıcıları haline dönüştürülmüştür

Hal böyle olunca gazetelerin köşelerine yerleştirilen yazarların kalemlerinin ucunda ve televizyonların spikerleri ile yorumcularının dudak uçlarında yaşayan, bu sebeple de okumaktan, sorgulamaktan, araştırmaktan nefret eden bilgisiz, görgüsüz ve ahlaksız ilk, orta ve yükseköğretim mezunlarına katılmaktan geri durmamışlardır.

Hiç okumadığı için de sorgulamayan, fasıklardan bile gelse gelen haberi hiç inceleme zahmetinde bulunmayan hatta doğruluğunu bile araştırmadan doğrudan doğruya internette paylaşarak beğeni bekleyen veya sadece elindeki tv kumandasının tuşuna basıp duyduğu sözleri ezberleyerek bu sözlerle ümmetin kurtulacağını zannedenler bir taraftan Srebrenica katliamını anarken diğer taraftan aynı Sırplardan et ithal edilirken katillerin katliam diye bir şey olmamıştır sözlerini bile alkışlar hale gelmişlerdir.

Televizyonda yenen yemeklerin görüntüleriyle beslenip, ailecek seyrettikleri filmlerdeki gayrimeşru aşkların sevdasıyla tatmin olup, askere gidenler için yapılan uğurlamalar ile çatışmalarda ölen askerlerin ve korucuların kanlı elbisesiyle cesurluk taslayan ümmetin evlatlarına şöyle demek geliyor.

Elinizdeki cep telefonunun şarjının hiç bitmemesine ve seyrettiğiniz televizyonun elektriğinin kesilmemesine dikkat edin yeter.

 Yoksa nasıl dua edeceksiniz Ümmeti Muhammed’e?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi